İnsanlığın günümüzde yaptığı en büyük hatalardan birisi belki de öznel kavramları belli bir tanım içerisine koymaya çalışmasıdır. Bu, insanların hem çok büyük bir zaman kaybetmesine, hem çok fazla enerji kaybetmesine, hem de akıllarını boşa harcamalarına sebep olmaktadır. Peki, öznel kavramlar niçin tanımlanamazlar? Çünkü öznel kavramlar kişiden kişiye göre değişir ve tek bir tanıma ulaştırılması bu sebepten dolayı mümkün değildir. Çok basit bir örnek vermek gerekirse, bugün pek çok kadın güzelliğin tanımını bilmek ister ve ona nasıl ulaşacağını bilmek ister. Ya da pek çok erkek belki de yakışıklılığın tanımını bilmek ister ve buna ulaşmak ister.

Hangi saç modelleri, hangi giysiler, hangi vücut ölçüleri insanları gerçekten güzel veya yakışıklı yapar veya hangi yüz hatları? Veya bir örnek daha, insanlar sevginin tanımını yapmak isteyebilirler. Sevginin ne olduğunu anlamak ve nasıl gösterileceğini bilmek adına. Ama bunu da yapmaya çalışırlarken yine kendi bakış açılarıyla sevgiyi tanımlarlar ve başka bir insanın sevgiyi bambaşka bir şekilde tanımlayabileceği ve Bu uyuşmazlığın aslında hissedilen şey aynı olsa da gösterimin farklı olmasından dolayı anlaşılamayacağı pek akla gelmez.

Yani tüm özner kavramlar, tüm duygusal kavramlar aslında insanlar açısından ne kadar bir tanıma otuğu sunmaya çalışılırsa çalışılsın bir türlü başarıya ulaşamayacaktır. Çünkü her insan bu konuda farklı bir şey düşünebilecektir. Çünkü hiçbir özner kavram genellikle soyut olmalarından dolayı bilimsel bir standarta konulamaz, ölçülemez veya beş duy organıyla algılanabilecek hale getirilemez. Ve bu da onların tanımlanmasını engeller.