Günlük hayatımızda işten, arkadaşımızdan, ailemizden, sevgilimizden gibi pek çok sebepten kafamız çok dolu olabiliyor. Hele bir de tam işin yoğun saatinde veya akşam iş çıkışında. Kafamız olmuş kazan gibi, hatta daha güzel bir tabirle aşure gibi. Her şeyden var. Fasulye bile var çünkü aşurede, asla alakasını anlayamadığım şekilde. Bir tatlı nasıl fasulye içerebilir ki? Neyse konumuzun bununla hiç ilgisi yok. İşte zihnimizin doluluğunun ben apaçık bir örneğiyim gördüğünüz gibi. Böyle anlarda çevremizdeki insanların konuşmaya ihtiyacı olabiliyor. Kıramıyoruz ve dinliyoruz. Ama bazen de dinleyemiyoruz.
O dinleyemediğimiz anları Nazlı Koçoğlu çok güzel bir illüstrasyon yapmış. Tam olarak aklımızdan geçenleri aktarmış. Ben de sizinle paylaşmak istedim.
"Kafam burada değil, inan.
Anlatıyorsun ama dinleyemiyorum, inan.
Kafam başka yerde,
Ne söylüyorsun bilmiyorum, inan."
ve ardından "hıhı evet".
Sizin de böyle hissettiğiniz anlar oluyor mu?
Yorumlar
Bence hepimize oluyor bazen
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız