İnsanlık tarihinin belli dönemlerinde büyük savaşlar ve yıkımlar olmuştur. Savaşlar ve yıkımlar aslında insanlık tarihinin en büyük kısmını oluşturur. Bu kısmın haricinde kalan dönemlerde ise genelde toplumların yozlaştığını, çürüdüğünü ve pisliğin her yeri sardığını görürüz. Aslında insanlık tarihine bakıldığı zaman insanlık az bir dönem içerisinde yapması gerekeni yapan, daha rasyonel hareket edebilen, daha temiz yaşayabilen canlılar olmuştur. 

Bunun dışında kalan dönemlerde ise savaş ve kıtlığı hariç tutarsak toplumların genellikle yozlaştığı ve çürümenin her yeri sardığı dönemler yaşanmıştır. Ne yazık ki hiçbirimiz yaşayacağımız dönemi, içinde bulunduğumuz süreci seçemiyoruz. Ve insanlık tarihinin geneline bakıldığı zaman, pisliğin her yeri sardığı dönemlere, yozlaşmanın yaşandığı dönemlere denk gelme şansımız çok daha yüksek olacaktır.

Bunu her ne kadar yadırgasak veya istemesek de yaşanan durum bu olduğu için, buna göre yaşamanın veya en azından buna alışkın olmanın bir yolunu bulmalıyız. Tabii ki de buna göre yaşayalım derken, yozlaşalım demek istemiyorum. Ama buna alışkın olsak iyi olur. Çünkü insanlık medeniyetinin en büyük parçalarından biri savaşmaksa, bir diğeri de yozlaşma ve çürümedir kesinlikle.