Bugün çalışma hayatına baktığımız zaman aslında zor günler geldiğinde çalışma hayatının, iş yerlerinin birer eleme potası olduğunu ve tıpkı bir yarışmada olduğu gibi birilerinin eleneceğini görebiliriz. Ekonomik olarak zor şartlar geldiğinde iş yerleri kimin elineceğinin bakıldığı bir yarışma programı gibi olmaya başlayabilir. Çünkü birileri o işten çıkartılacaktır yüksek ihtimalle. İşler kötü gitmeye başladığında bunun faturası ne işverene kesilir ne de sistemi bu hale getiren yöneticilere kesilir.

En büyük bedeli ödeyenler çalışanlar olur. Kendilerine bu tarz bir yarışmanın içinde buluverirler. İşin daha da trajik yanı, bir kere bu şekilde bir işten atıldığınız zaman yeni bir iş bulmanız o dönem için çok zorlaşacaktır. Çünkü o dönemde zaten zor ekonomik şartlar yüzünden işten çıkarıldığınız için ve herkes de aynı zor ekonomik şartları yaşadığı için gidip başka bir yerde zor ekonomik şartlar altında iş bulmanız da çok zor olacaktır.

Yani sadece o iş yerinden değil, aslında hayattan da bir nevi eğlenmiş ve zor bir duruma düşmüş olursunuz. Zor şartlar kimin eğleneceğine bakıldığı bir ortam sunar bizlere. Evet, zor şartlar. Gerçekten de bizi kötü durumlara süzdüklerler. Zor şartlar hayatı rekabet dolu kötü bir yarışmaya çevirir insanlar için.