İnsanlar bazen kendi doğalarının bazen ise Dünya'nın doğasının dengeleriyle oynadıkları dönemlerden geçerler. Bu tarz dönemler son yüzyılda belki de en feci noktasına ulaştı. Çünkü gelişen teknoloji ve medeniyet insanların doğanın kurallarına meydan okumalarına yol açmaya başladı. Ama ne teknolojinin ne de medeniyetin gelişmesi insanın doğasının değiştiği anlamına gelmez.
İnsan hala gerek zihinsel refleksler bakımından gerekse temel düşünce yapısı bakımından ilk çağlardaki güdüleri ile hareket eder. Örneğin medeniyet ve teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insanlar hala inanma eğiliminde olan, korkuları ile yaşayan ve bu sebeple savaşan, çalışan canlılardır. Doğa ile iç içe yaşamamamız biz insanların o eski dürtülerle hareket etmediğimiz anlamına gelmez.
O temel dürtüler üzerine insanlık medeniyetini ve teknolojisini inşa etmiştir ve inşa etmeye de devam etmektedir. Bu sebeple insan her ne kadar kendi doğası ile ters düşüp medeni olmaya çalışırsa çalışsın en sonunda yaptığı tüm eylem ve davranışlar kendi doğasının, kendi dürtülerinin ona söylediklerinin bir sonucu olarak yaşanacaktır ve yaşanmaya devam edecektir. En sonunda doğa her zaman haklı çıkacaktır ve bu insanın er ya da geç özüne döneceği anlamına gelir.
Yorumlar
insanın da doğanın bir parçası olduğunun farkına varması gerekiyor
İnsan kendi doğasına karşı gelemez
Doğanın parçası olduğumuzu kabul etmek zorundayız
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız