Çok istediğimiz şeylerin kötü yanı, her an başka bir yere veya başka bir noktaya kayabilecek olmasıdır. Çünkü eğer biz bir şeyi çok istiyorsak, onu başkaları da çok istiyor demektir. Ve tek bir şeye olan talebin aşırı derecede artışı, o şeyin bizim olmasını son derece zorlaştırır. Çok istediğiniz şey için çabalarsınız, çabalarsınız, çabalarsınız. Onu almak için uğraşırsınız. Ele geçirmek için planlar yaparsınız, uygularsınız. Ama sonra bir bakarsınız, başka birine doğru kaymaya başlamış.

Sonra anlarsınız ki, çabalamak yetmiyor. Her an gidebilir. Hayatın adaletsiz olduğunu bir an için düşünürsünüz. Ben bu kadar çabaladım, ama o hala gidebilir diye düşünürsünüz. Ama hayat adil değildir. Sizin çabaladığınız şey sizin olacak diye bir kanun yoktur. Önemli olan sonunda kazanabilmektir. İster çok çabalayın, ister az çabalayın. Ne yazık ki önemli olan sadece kazanabilmektir. Bazen işler öyle bir noktaya gelir ki, artık çıldıracak gibi olursunuz. Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin, bir süre rahat edemezsiniz.

Sürekli bir değişim, bir hareket olur o çok istenen şey üzerinde. Sürekli bir yerden başka bir yere savrulur. Burada, farkındalık çok önemlidir. Çünkü, çok istenilen o şey, bazen ne kadar istenildiğinin farkında bile olmaz. Tam anlamıyla olmaz. Veya bunun gibi pek çok açık nokta, sizin akıl oyunları oynayabilmeniz için büyük bir fırsattır aslında. Bu fırsatları iyi değerlendirmek lazım. Çünkü, kazanmanın yollarından birisi ise budur. Çabalamak yanında akıl oyunları da lazımdır.