Başka insanları ne olduğundan küçük görmek, ne de olduğundan büyük görmek gereklidir. Aslında insanları tam da oldukları gibi görmek en iyisidir. Tabi bu durumdan duruma göre değişebilir. Bazı durumlarda ise, özellikle birine veya bir şeye karşı önlem alacaksanız, önlem alacağınız şeyi olduğundan daha büyük görmeniz her zaman için daha iyidir ki, çok sıkı ve iyi önlemler alıp gelecek olan her neyse, onu atlatabilirsiniz. Ancak, konu karşı tarafı veya karşılaşılan durum her neyse, onu küçük görmeye gelince, işte bu büyük bir problemdir. Çünkü, bir şeyi küçük görmek, ona karşı yeterince önlem almamaktır.

Bir şeyi küçük görmek, rahat davranmaktır. Bir şeyi küçük görmek, kendinizi yeterince hazırlamamaktır. Yani bir şeyi küçük görmek aslında, küçük gördüğünüz şeye karşı kaybetmek anlamına gelir. Önemli olan şey, karşı tarafı veya karşıda olan şeyi tam olarak ne olduğunu anlayabilmektir. Yine burada karşımıza ölçülebilen ve ölçülemeyen kavramlar çıkmaktadır. Karşı taraftaki olan şey her neyse, onun ölçülebilir bütün yanlarını ölçmek ve mümkünse de baştan sona ölçebilmek, onun kapasitesini tam olarak algılayabilmenizi sağlar. Ancak bazı şeyler var ki ölçülemez. Bu ölçülemeyen şeyler soyut kavramlar, yani manevi kavramlar olabilir. İkincisi, bilinmeyen durumlar olabilir.

Yani sizin ulaşamadığınız, erişemediğiniz bilgiler doğrultusunda gelişen olaylar veya var olan olgular olabilir. Örneğin, bir yarışçısınız ve rakibiniz yepyeni bir arabayla, daha önce hiç görülmemiş bir arabayla size karşı yarışmaya geldi. Siz o arabanın neler yapabileceğini bilmiyor olursunuz çünkü daha önce hiç onu görmediniz. O arabanın ölçülebilen değerleri vardır ama bu bilgi sizin elinize geçmemiştir. İşte burada ölçülemeyen değerler söz konusu olduğunda yanılmak son derece olasıdır. Ama ölçülemeyen durumlar olsa bile, ki ölçülemeyen durumlar hep olacaktır, burada yapılabilecek en iyi şey en kötüsüne, en zorlusuna hazırlanmaktır. Yine küçümsemek bir hata olacaktır. Yani küçümsemek hiçbir zaman yapılmaması gereken bir harekettir.