Eski dönemlerdeki, bundan 200 ya da 300 yıl önceki toplumlara baktığımızda genellikle toplumsal değişimin çok yavaş olduğunu, hatta hiç değişmeyen belli başlı durumlar olduğunu görebiliriz. Bu değişmeyen belli başlı durumlara örnek vermemiz gerekirse belki büyük ve geniş aileler hiç değişmezdi, belki toplum içindeki sınıflar, meslekler hiç değişmezdi ya da çok zor değişirdi. Yönetim sistemleri binlerce yıl boyunca krallık, imparatorluk, yani feodal bir sistemde kaldı. Ancak son 100 yılda özellikle hiç bitmeyen bir değişim döngüsü yaşanıyor.

Aslında toplumsal değişim ve dönüşüm 200 yıl kadar öncesinde neredeyse başladı ama son 100 yılda hızla arttı. Peki bu binlerce yıldır değişmeyen düzen son 100 yılda niye değişti? Yani toplumlar neden bu kadar hızla değişiyor olabilir? Buna sebep olarak teknolojik gelişmeler, entelektüel birikimin hızla artması, yeni fikirlerin herkese ulaşması ve insanların bunları öğrenmesi olarak görebiliriz. Peki hangi fikrin topluma yerleşeceği konusunu kim belirliyor veya nasıl belirleniyor bu? Yüzlerce fikir ortaya atıldı insanları yönetmek için. Bu yüzlerce fikir arasında topluma neyin yerleşeceğini belirleyen şey ne olabilir?

Birincisi, insan doğasına uygun olan fikirler genellikle daha çabuk yayılır ve insanlar tarafından daha çabuk kabul edilir. Yani şöyle düşünün, en basit örnekle kimse kendisine acı çektiren bir fikri egemen olmasını istemez. Yani en azından çoğu insan, sağlıklı olan çoğu insan bunu istemez. Ama kendilerini mutlu edecek fikirlerin egemen olmasını insanlar daha çok isterler. Bunu aklımızda tutalım. Bir de savaşlar konusu var. Savaşlar yaşanır ve kazanan tarafın fikirleri egemen hale gelir. Yani kabaca iki tane farklı etmeni öne sürebiliriz hangi fikrin egemen olacağı konusunda. Birincisi insan doğasına uygun olması, ikincisi ise gerek silahlarla gerekse entelektüel olarak yapılan savaşlarda, mücadelelerde kazanan tarafın fikrinin egemen olması hali vardır.

İşte toplumları yönlendirecek veya onları dizayn edecek fikirler bu şekilde ortaya çıkmış oluyorlar veyahut da bu şekilde toplumların üzerine yerleşmiş oluyorlar diyebiliriz. Peki toplumların üzerine gelen, onlara egemen olan fikirlerin onları dizayn etmesi nasıl oluyor? Bunu da aslında çok uzun bir planlamanın sonunda olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, liberalizm bizlere bireycilik denilen bir fikir sundu. Aslında liberalizm çok daha geniş bir fikir ama bireysellik bunun kollarından bir tanesi. Ve bu bireysellik, yani bundan 100 ya da 200 yıl önce ortaya atılmış ve geliştirilmiş olan bu fikir, günümüz toplumunda pek çok insanın artık daha kendine dönük, daha bireysel, daha bencil olmasına sebep olmuş olabilir.

Veyahut da yine bundan 100 ya da 200 yıl önce ortaya atılmış olan kozmopolitizm, yani tek dünya devleti fikrine benzeyen bu fikir, günümüzde tüm kültürlerin törpülenmesine ve tek bir kültürün öne çıkarak tek dünya devletine gidilmesine doğru yönelen bir süreçle devam etmiş olabilir. Yani toplumların dizaynı dediğimiz şey aslında onlarca değil belki de yüzlerce yıllık planların bir sonucu. İmparatorlukların yıkılması bir savaşla oldu. Peki bu savaş önceden planlanmış olabilir mi? Rus çarlığının yıkılması yine aynı savaş içinde oldu ama Rus çarlığının ortadan kalkması da bir planın parçası olabilir miydi?

Peki bu açıdan olaylara bakarsak, 100 yıl sonra ne olacağını kendimize sorabiliriz. Bundan 100 - 200 yıl önce ortaya atılan fikirler etkilerini yeni yeni göstermeye başladılar. O zaman bugün ortaya atılan veyahut yaşanan olaylara baktığımız zaman, 100 yıl sonra neler olacağını tahmin etmeye çalışalım. Belki 100 yıl sonra burada yazılanlar gerçek olmuş olur. Belki de bundan 100 yıl sonra artık tek dünya devletine geçmiş olacağız. Çünkü günümüz gidişatı ve toplumların kültürel yapısı tek bir yöne doğru evriliyor. Aynı zamanda insanlığın nüfusu hızla azalıyor. Hem de bunu savaşlar ve kıtlıklar, salgın hastalıklar olmadan yaşıyoruz. Yani insanlık daha kolay kontrol edilebilir hale geliyor. Bir düşünsenize, şu anda 8 milyar olan nüfus, 100 yıl sonra 1 milyar olsa bir de kültürel yapı ve toplumlar arasındaki farklılıklar törpülenmiş olsa, belki de tek dünya devletine savaşmadan veya mümkün olduğunca az savaşla geçmiş olacağız.