Bir bakış, bir adam ve bir adım tarihin akışını ne kadar değiştirebilir?

Karizmatik bakışları, üstün savaş stratejisi, inkılapları ve daha niceleri…

57 yıllık ömrüne neler sığdırmadı ki… Buraya bakın gençler, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün pek bilinmeyen gerçekliğini ortaya döküyoruz.

Hepimizin bildiği gibi Atatürk, 1881 yılında Selanik’te masmavi gözlerini dünyaya açtı. Hatta tam doğum tarihi olarak “19 Mayıs benim doğum tarihimdir” dedi. Sebebini de hepimiz biliyoruz.

Atatürk’ün evindeki ilk ciddi tartışma hangi okula gideceği konusunda çıktığı da bilinen ender bilgiler arasında.

Küçük Mustafa’nın eğitimi annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi tarafından son derece önemliydi. Bu durum hanedeki ciddi tartışmaların öncüsü oldu haliyle.

Sonuç olarak Küçük Mustafa, Şemsi Efendi Mektebi’ne verilir. Bu arada ortamlarda rahatlıkla havasını atabileceğiniz asıl bilgimiz de şu: Şemsi Efendi Mektebi bir Türk tarafından açılan ilk özel okuldur.

İlkokuldan İstanbul’daki Genel Kurmay Okuluna(Harbiye) yolculukta Manastır Askeri İdadisinde okuyan Atamız hakkındaki yorum ile sizleri baş başa bırakıyorum….

Hepimizin mezun olduğu okullardan mutlaka bir tane yıllığı vardır. Atamız hakkında Manastır Askeri İdadisinde arkadaşları tarafından yazılan yıllıkta:

‘Zeki fakat asabi ve samimi olunması imkansız bir genç.’ diye not düşüldüğü de kaynaklarda yerini aldı.

Ciddi olmak her zaman zordur arkadaşlar.

Gerçekten zamanında Mustafa Kemal Paşa’nın dönemin padişahı Vahdettin’in yaveri olduğunu da belirtelim. Gelelim asıl meseleye;

Kaynaklara göre, dönemin padişahı Vahdettin ile Mustafa Kemal Paşa, I. Dünya Savaşı öncesinde yapılan bir davet üzerinde Almanya’ya ziyarete giderler. Gittikleri ziyaret sırasında bir akşam yemeğinde Alsas Valisinin Türklerin Ermenilere karşı davranışlarını eleştirmesi üzerine padişah Vahdettin cevap hakkını Atamıza bırakmış ve Ulu Önderimiz acı bir alaycılık ile durumu kontrolü altına alarak:

‘ Buraya Ermenileri tartışmaya değil, Almanya’nın gerçek durumu hakkında fikir edinmeye geldik. Gördüklerimiz de bizi yeterince fikir sahibi etti’ diyerek görev bilincinin ne kadar yüksek olduğunu gösterir. Ayrıca dönüş yolunda trende dönemin padişahını savaşa girilmemesi konusunda uyarıp, raporunu da sundu.

Annesi Zübeyde Hanım, vatan için oradan oraya koşturan ve kendini halkına adamış Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Paramız bitmek üzere…’ dediği bir mektup yazar. Bunun üzerine Paşa, evdeki halıları satmasını gerektiğini söyler.

Annesiyle mektuplaşan Paşa’nın en can alıcı kesiti ise şöyle:

"...filhakika(doğrusu, gerçekten) vatan ve milletimizi kurtarabilmek için yegane(tek, biricik) çare askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti yekvücut(tek vücut) bir hale getirmekle hasıl(meydana gelme) olacak kudret ve hareket-i milliyeyi(millet hareketi) hüsn-i istimal(iyi kullanma) eylemekten başka çare mutasavver(ileride yapılması düşünülmüş) değildi. Binaenaleyh ben de öyle yaptım. Elhamdülillah muvaffak(başarılı) da oluyorum. Pek yakında netice-i maddiyeyi(sonuçlarını, neticelerini) bütün cihan görecektir. Ben bu suretle hareket edince İngilizler derhal yalvarmaya başladı ve beni kazanmaya çalıştı. Her şeyi inkar ettiler. Ve bütün kabahati bizim hükümetin üzerine attılar. Hakikaten hükümet de benimle uğraşmak istedi. Fakat kuvveti buna müsait gelmedi. Ve gelemez. Daha bir zaman bu suretle Anadolu içinde çalışmakla her şey hallolacaktır. Kariben(yakında) Meclis-i Mebusan toplanacak ve meşru bir hükümet mevki-i iktidara geçecektir(devletin başına). Ben de ihtimal o zaman İstanbul'a geleceğim. Sıhhat(sağlık) ve afiyetimi, katiyen hiç merak ve endişe etmeyiniz."

Mustafa Kemal Atatürk olmak kolay mı? Kastamonu’da halka şapkayı tanıtmasını mı anlatalım yoksa sanata, edebiyata ve güzel sanatlara yaptığı yenilikleri mi? Neyse onları herkes anlatır, biz başka şeyle konuşalım.

Paşa, yaveri Salih Bozok’a Sofya’dan bir mektup gönderir. (Düşünsenize Mustafa Kemal Paşa size mektup yazıyor. Çıldırırsınız! Neyse, devam edelim)

Paşa, yazdığı mektupta Salih Bozok’a bir şiir yolluyor ve diyor ki ‘’Salih, bunları ezberle. Ve sen hayatı nasıl anladınsa ona göre bunlardan birisini benimse.’’

Aynı zamanda denilir ki Paşa, Salih Bozok’a Selanik’in tek kurşun atılmadan teslim edilmesine karşı üzgünlüğünü dile getiriyor.

Şiir mi? Şöyle iliştirelim.

La vie est breve (Hayat kısa)
Un peu de reve (Biraz aşk)
Un peu d'amour (Biraz Hayal)
Et puis bonjour (Ve sonra günaydın)

La vie est vaine (Hayat Boş)
Un peu de peine (Biraz umut)
Un peu d'espoir (Biraz öfke)
Et puis bonsoir (Ve sonra iyi akşamlar)

 

Haydi gençler, herkes kendini Salih Bozok olarak düşünsün. Şu şiiri ezberleyelim… Ben başlıyorum. :)

 

 

Mustafa Kemal Atatürk kimdir? Mustafa Kemal Atatürk'ün yaveri kimdir? Vahdettin'in yaverleri kim oldu? Zübeyde Hanım ve Atatürk arasındaki mektuplaşma nasıldı? Zübeyde Hanım kimdir? Salih Bozok kimdir? Osmanlı padişahı Vahdettin'in Almanya ziyaretinde yaşanan olaylar nelerdir? Mustafa Kemal hangi okullara gitti? Ulu Önderimiz kimdir? Atatürk'ün babasının adı nedir? Atatürk'ün annesi kimdir?