Yaşadıkları sürece hükümdarların övülmesi tarihte en çok rastlanan uygulamadır. İktidarda oldukları dönem boyunca açıkça yerileni, eleştirileni pek az olur. Buna cesaret eden çıkarsa, sesini zor işittirir. Genelde toplumların tercihi, baştakini yüceltme yönündedir. Herkes, bundan kendine de pay çıkacağını düşünür. Bu alışkanlık Batı dünyasında, özellikle Avrupa'da, 19. Yüzyıl'dan itibaren kaybolmağa, yerini ulusalcı akımlara ya da halkın içinden çıkan kahramanlara bırakmaya başlar. Doğulu ve Müslüman toplumlarda ise, 20. Yüzyıl'da da kendini gösterir.
Osmanlı tarihinde, hakkında en çok övgü yayımlanmış sultanların başında, II. Abdülhamid gelir. Bunda, alışkanlığın devam etmesinin ve 36 Osmanlı hükümdarı arasında; Kanuni, IV. Mehmed ve Orhan'dan sonra, en uzun saltanat sürmüş (33 yıl) kişi olmasının rolü bulunduğunu sanmak, eksik bir değerlendirme olur. Zira Abdülhamid sadece bizim tarihimizde değil dünya tarihinde de en çok sözü edilmiş hükümdarlardan biridir. Üstelik Abdülhamid'in özelliğini sadece yüceltilmesi değil, aynı oranda yerilmesi oluşturur.
Abdülhamid hakkındaki “sövgüler” ile “övgüler” hem kendi toplumunda hem de dış dünyada, öylesine yoğun gündeme getirilmiştir ki; bu alanda Abdülhamid'in bir rakibinin kolay bulunamayacağını söylemek yanlış olmaz. Özellikle bundan yüz yıl önce, 1905'de, kendisine suikast düzenlenmesi saltanatının 29. yılında, Abdülhamid'e eleştirilerin doruğa erişmiş olduğunu kanıtlarken; üç yıl sonra, 1908'de tekrar Meşrutiyet’i ilan edince, şaşırtıcı övgülere layık görülmesi, bu eşsizliğinin kanıtıdır.
1909'da da tahttan indirilince, Abdülhamid yine aşağılamalara hedef olur; ancak ölümünden sonra, en çok övülen hükümdarlardan biri de Abdülhamid olmuştur. Önce eleştirilerden başlayalım. Bu eleştiriler, Avrupalılar kadar, Abdülhamid muhalifi Jön Türklerden de gelir. Avrupalıların en ısrarlı damgası “Kızıl Sultan” sözcüklerinde odaklanır.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız