Ancak, zaman içinde toplumun gelir düzeyi yükseldikçe, özgür insanlar arasından "kürekçilik"i seçenlerin sayısında hızlı bir düşüş gözlendi. Dönemin "dünya devleti" Roma İmparatorluğu bu konuya çok pratik bir çözüm bulmuştu; savaşlarda aldığı esirleri, savaş gemilerinin küreklerine zincirliyordu ve bu yöntemi İmparatorluğun dağılmasına kadar da sürdürdü... Denizleri ve denizde dolaşmayı pek sevmeyen Romalılar, bu hizmetler için esir bulamadıkları zaman uyrukları olan Yunan ve Suriyelilerdi para karşılığı kullanıyorlardı. Ancak, Romalılar'ın denizlerdeki gevşekliği nedeniyle de M.Ö. 133 ile 67 arasında Akdeniz'de korsanlık hızla gelişmişti...
M.S. 4. yüzyılda Bizans'a geçen deniz hâkimiyeti, iki yüzyıl devam etti ve yerini İranlılar'a ve Araplar'a terk etti. Artık, Hıristiyan gemilerinde Müslüman, Müslüman gemilerinde de Hıristiyan esirler küreğe asılıyorlardı. Bu insanlar, İtalyanca'dan gelme bir terim olan "forsa" kelimesiyle isimlendirildiler. Daha sonraki yüzyıllarda, hemen her toplumun gemilerinde maaşlı kürekçilerin yanı sıra esirlerden ayrılan forsalar da kullanıldılar.
15. yüzyıldan itibaren "maaşlı kürekçi" bulmanın zorluğu, bu meslekte savaş esirlerinin kullanılmasını kurumlaştırdı. Kürek mahkûmları, kaçmamaları için oturdukları yere zincirleniyorlardı. Kadırgaların silah donanımı da değişmişti. Kancaların ve lejyonerlerin yerini toplar ve tüfeklerle donatılmış profesyonel askerler almıştı. Güvertedeki çatışma sırasında kürek mahkûmlarının kımıldamaması için özel muhafızlar oluşturulmuştu.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız