Aslında Ermenilerin ani saldırılarla kanlı olaylar çıkarmak ve cezalandırılınca da, Avrupa kamuoyunu ayaklandırmak taktiğini uyguladıkları bilinir. Abdülhamit'in saltanatı boyunca verdiği idam kararlarının da son derece az olduğu hatırlanır. Ancak yaşadığı müddetçe hatta ondan sonra da, bu damga devam etmiştir. Sonraları ise, Ermeni propagandası İttihatçıları hedef aldığı için, Abdülhamid'i bu yönüyle anan olmamıştır.
Bunun yanı sıra, Abdülhamid’e yakıştırılan sıfatlar da pek çoktur: Despot, kindar, hilekâr, cimri, aciz, büyük katil, Makyavel'in yeni izleyicisi, kurtlar ve çakallar arasında bir tilki... Hatta Abdülhamid'e, “Avrupa'nın en önemli yayınlarının sesini altından ağız tıkaçları ile kesen adam” diye bir yakıştırma da vardır. “Acaba bunu yazan, istediği parayı alamamış mı idi?” sorusu da insanın aklına takılmıyor değil. Ayrıca Abdülhamid hakkında akla hayale gelmeyecek uydurmalara da rastlanır.
Bunlardan biri de, “Ablası Esma Sultan'ın emrinde dansöz olarak çalışan, İslam'ı kabul etmiş bir kölenin oğlu olduğu” yolundadır. Bu iddiayı ortaya atanlar şunu da eklemektedirler:
“Gayri meşru bir doğum ürünü olduğu ileri sürülür. Bazılarına göre babası, Abdülmecid sarayının Ermeni bir ayvazı (uşak) ya da aşçısı idi. Sultanın kadın konusundaki liberalliğinden yararlanıp kadınlarından birini tavlamıştı. Kimine göre de, (Abdülhamid) Garabet Balyan'ın oğludur... Abdülmecid'in kendisini aldatan karısını boğdurduğu efsanesi de dolaşıyor. Kendisine annelik yapan Pereste Hanım da sarayın “Osman” adındaki bir uşağıyla ilişki kurduğu için suçlanmıştır.”
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız