Lydialılar'ın görenekleri Yunanlılar'ınkine benzer... Ayrıldıkları nokta şudur ki, Lydialılar kız çocuklarını fahişeliğe bırakırlar. Bizim bildiklerimiz içinde ilk olarak altın ve gümüş para basan ve ilk olarak ufak tefek ticaret işlerine girişenler bunlardır. Kendileri anlatırlar ki, bugün gerek kendi ülkelerinde, gerekse Yunanlılarda oynanan oyunları türetenler de kendileridir. Bu Etruria'nın koloni haline getirildiği zamana rastlar; bakınız ne anlatıyorlar bu konuda: Manes oğlu Atys zamanında kıyıcı bir kıtlık sarmıştı bütün Lydia'yi...
Bir süre dişlerini sıktılar Lydialılar, sonra kıtlık sürüp gittiği için çareler aradılar. Her biri kendince bir çare ileriye sürdü. Bu oyunlar, zar, aşık kemiği ve top oyunları, tavladan gayri, hepsi o zamanda ortaya çıkmıştır. Çünkü Lydialılar tavlayı biz bulduk demiyorlar. Bunları bulduktan sonra, bakınız ne yapıyorlardı açlıklarını bastırmak için: Yiyecek peşinde koşmamak için iki günün birini oyuna veriyorlardı. Ertesi gün de oyunu bırakıp yemek yiyorlardı. On sekiz yıl boyunca böyle yaşadılar. Ama kıtlık azalacağı yerde açlığı büsbütün artınca, Kral Lydialılar'ı ikiye ayırdı, "Kim kalacak, kim gidecek kur'a çekilsin" dedi.
Kaderin kalmak üzere ayırdıkları gene kendi hükmü altında bulunacaktı. Göçedecek olanlara da oğlunu veriyordu kral olarak, ki adı da Tyrrhenos'tu. Böylece, ülkeden çıkmak üzere ayrılmış olanlar İzmir'e indiler, orada gemiler edindiler. İşlerine yarayacak şeyleri yüklediler, bir yurt ve yaşama çaresi peşinde kıyı kıyı dolanıp, sonunda Umbria'ya yanaştıkları güne kadar denizlerde gezdiler. Orada kentler kurdular ve torunları bugün de orada oturmaktadır. Lydialı adlarını değiştirdiler ve kendilerini yola çıkaran kral oğlunun adını aldılar. Yeni adları olan Tyrrhennoslar sözünü onun adına göre türetmişlerdir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız