Nisan 19, 2025

Osmanlı ve Türk Aşiretleri

Osmanlı yönetimi, aşiretle­ri imparatorluk ekonomisinin parçalarından birisi olarak görmüş ve Türkmenleri aşiretlerine göre sayımlarını yapa­rak bunlara “sancak” veya “kaza” statüsü vermişti. Özel­likle aşiretlerin yetiştirdiği hayvanlara ve üret­tikleri mallara im­paratorlukta ihti­yaç duyulduğu için, Türkmenlerin aşi­ret hayatına devam etmeleri, devlet yö­netiminin işine geli­yordu. Divan-ı Hümayun, aşiretlerin adli veya huku­ki meselelerinin yerinde çözül­mesine yönelik kanun ve emirler çıkarmıştı. Tufan Gündüz'e göre böylece belli bir idari yapılanmaya sahip, yaylak-kışlak mahalleri önce­den tayin edilmiş ve topluca yaptıkları göç hareketleri ta­kip edilebilen kalabalık Türk­men teşekkülleri ortaya çık­mıştı.

Osmanlı ve Türk Aşiretleri

Osmanlı yönetimi, rahat vergi toplamak ve aşiretlerin yaylak-kışlak güzergâhı ara­sındaki yerleşik halkın rahat­sız edilmemesini sağlamak için konar-göçerleri bir arada tutmaya gayret gösterirdi. Tufan Gündüz'e göre, devlet, nüfusu artan bir aşiretin bölünerek yeni bir cemaat meydana getirme­sine de karışmazdı. Yeni bölünen bir cemaat nüfus du­rumuna göre “mahalle” veya “oymak” adıyla anılırdı.

Osmanlı ve Türk Aşiretleri

Bunlar başlangıçta ayrıl­dıkları aşiretin bir parçası ola­rak kaydedilirler, eski kethü­dalarının idaresinde kalırlar ve daha önce birlikte konup­ göçtükleri aşiret ile konup­ göçmeye devam ederlerdi. Eğer, nüfus olarak temsil edi­lecek güce ulaşırlarsa kendi iç­lerinden seçtikleri bir kethüda tarafından idare olunurlar, genellikle o kethüdanın adını alırlar ve “cemaat” olarak anılırlardı. Osmanlı İmparatorluğu, konar-göçer toplulukları hiç­bir zaman kendine rakip olarak görmemiş, onlara impara­torluk tebaasının bir bölümü ve ekonominin bir parçası olarak bakmış ve asayişi boz­madıkları sürece, üzerlerine girmemişti. Nitekim aşiretler de Celali isyanlarının en yoğun olduğu devrilerde bile, nadir olarak eşkıyalık faaliyetlerine karış­mışlardı.

Osmanlı ve Türk Aşiretleri

İktisadi açıdan köylüler ve şehirlilerin yanında, Türk­menler üçüncü bir gücü oluşturmaktaydı. Osmanlı yöneti­minin Türkmenlere yönelik özel bir siyaseti yoktu; temel­de iktisadi faaliyetin devamı­na ve asayişe bakılıyordu. Devlet, tebaasından hiçbir grubu diğerinden da­ha üstün ya da daha aşağı seviyede gör­memiştir. Paul Wittek'e gö­re, aşiretler, Osmanlı cemiyetine girerek, bu toplumda Türk unsurunu devamlı olarak kuv­vetlendirip, yenilemişlerdir.

Yorumlar

  • Devlet aşiretlerle işbirliği yapmış

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

Casimir Etkisi

Casimir Etkisi

Çin Tıbbı ve Nabız

Çin Tıbbı ve Nabız

Doğu Tıbbı: Çin

Doğu Tıbbı: Çin

Çin Tıbbı

Çin Tıbbı

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

Negatif Kültür

probiyotik

Casimir Etkisi

bubble30
Nielawore

STAR REMNANT OF UNKNOWN ORIGIN

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun