1895'te yine Ahmed Midhat’ ın Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika ettiği sonra da, kitap halinde bastırdığı “Amerika'da Neşr-i İslâm Teşebbüsü” isimli çalışmada; çağdaşlaşma yolunda (sahib-i asr olmada) önemli adımlar atılması gibi, Hıristiyan misyonerlerin çabalarına rağmen, İslam'ın dünyada büyük ölçüde yayılmasının da, padişahın gayretleri sayesinde gerçekleştiği ileri sürülmektedir.
Daha sonraları 1901 yılında da, Sabah gazetesinde, Abdülhamid’i bütün Osmanlı sultanlarından üstün sayan anlatımlara rastlanır. Bir başka ilginç nokta da, gazetelerde devlet icraatı ya da kimi kişisel olaylar aktarılırken, haberlere, Sultan'a uzun saygı cümleleriyle başlanıyor olmasıdır. Örneğin Tercüman-ı Hakikat gazetesi 1900'de Foto Abdullah hakkında bir haber yayımlarken, söze şöyle girer:
“Cenabı âferininde-i kâinat halife-i İslâmiyan padişahı bahrü berri cihan ve şehinşahı merahim unvan, veliyül nimet âlem efendimiz hazretlerini dünya durdukça erike-i pirayı şan ve şevket buyursun, amin. Arzuyu vicdanlarıyla müşerref bil-İslâm olan ser fotoğrafi hazreti Hilafetpenahi Abdullah Şükrü Efendi…”
Bayramda askere yemek verileceği haberini duyururken de yine 1900 tarihli Sabah gazetesi söze şöyle girer:
“Velinimet biminnetimiz, velinimet akdesimiz hazretlerinin canibi eşref hazreti padişahilerinden asakiri şahaneleri haklarında daima ibzal buyurulagelmekte olan iltifatı seniyei canib padişahileri asarı mübeccelesinden olmak üzere iydi said adha da bilcümle alay ve taburlara kurbanlar itasıyla kavurmalı pilav ve tatlı tabağı hususuna irade-i seniye-i canibi hilafetpenahi şeref müteallik buyurulduğuna dair... “
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız