Kasım 05, 2024

Dağ Hikayesi

Bir gün bir keçe üzerine ağaç ve Güneş işlenmiş bir at Ahmet’in kapısının önüne gelmiş. At asil bir atmış ve Kapı tokmağını koklamış. Atı ilk görenlerden birisi ise Sofi olmuş. Ama Sofi atın üzerinde bulunan desenlere baktığı zaman bazı şeyler hatırlamaya başlamış. Sofi en sonunda atın üzerinde bulunan desenlerin kötülük getireceğini hatırlamaya başlamış. Bu sırada ise Ahmet’in olanlardan daha haberi yokmuş. Ahmet o sırada evin içinde Ağrı Dağı Türküsü’nü dinliyormuş. Ağrı Dağı Türküsü Ahmet’in en sevdiği türküymüş. Atın Ahmet’in kapısının önünde olmasının en önemli sebeplerinden birisi ise Ağrı Dağı Türküsü’nden etkilenmiş olmasıymış. At türküyü dinliyordu. Daha sonra Sofi Ahmet’in at hakkında bir şeyler bilip bilmediğini çok merak etmiş. Bunun üzerine Sofi Ahmet’i yanına çağırmış ve Ahmet’e at hakkında bir şeyler bilip bilmediğini sormaya başlamış. Ahmet ise atı bilmediğini söyledi. Sofi’ de at hakkında Ahmet’e haktan yadigar bir at olduğunu söyledi. Sonrasında Sofi Ahmet’e bu atı alıp dağın öteki tarafına 3 kere götürmesini ve sonra eve dönmesini söyledi. Sonrasında Sofi eğer at yine Ahmet’in yanına gelir ise atın sahibinin bundan sonrası için Ahmet olacağını söyledi. Ama Sofi bir noktada çok dikkatli olması konusunda Ahmet’i uyarmış. Atın sahibi kim olursa olsun gerekirse canını vermesini ama bu atı vermemesi gerektiğini söylemiş. Ahmet ise sonrasında Sofi’nin dediğini yapmış. Atı alıp dağın çevresindeki bayıra bırakmış ve eve dönmüş. Ama at ise her seferinde tekrardan eve geri dönmüş. Bu olay 3 kere tekrarlanarak gerçekleşti. Bunun ise tek bir anlamı vardı. Artık at Ahmet’in olmuştu. Sonrasında Ahmet atı kimseye vermemek için kendi kendine yemin etmişti. Ahmet atı aldı ve ahırına mutlu bir şekilde yerleştirdi. Ancak bir süre sonra Ahmet’in mutluluğunun yerini bir soru aldı. Ahmet’in sorusu ise atın sahibi gelirse ne olacağı ile ilgiliydi. Ay uzunca bir süre Ahmet’te kaldıktan sonra Sofi Ahmet’in yanına geldi ve geçek sahibinin kim olduğunu söyledi. Atın gerçek sahibi Beyazıt Paşası Mahmut Handı. Paşa verdiği fermanda atını bulup getirene tam 5 at ve 50 adet altın ödül verileceğini yazdı. Ama fermana göre at olurda şayet at birinin ahırında çıkarsa kellesi vurularak idam edileceği yazıyordu. Ahmet ise atı ne olursa olsun vermeyeceğine yemin etti. Aradan 1 ay geçti. Askerler atın Ahmet’te olduğunu öğrendi ve atı Ahmet’ten geri istediler. Ahmet ise atı vermemek konusunda yeminli olduğunu ve atı vermeyeceğini söyledi. Ahmet atın halkın verdiği bir hediye olduğunu söyledi. Paşa bu haberi duyunca aşırı sinirlendi. Paşa civardaki Kürt Beyleri’ni topladı ve Ahmet’in evine doğru yola koyuldu. Ama Paşa Ağrı Dağı’na vardığında Sofi’den başka kimse orada yoktu. Paşa Ahmet’i bulamayınca Sofi’yi alıp evine geri döndü. Paşa emrindeki herkesi görevlendirdi. Ancak paşanın Ahmet’i bulmaları için zaman tanıyan paşanın 3 tane çocuğu vardı. Paşanın çocuklarından birisi olan Gülbahar çok iyi kalpli ve diğer kardeşlerinden daha farklıydı. Gülbahar zindanda Sofi’yi gördü ve olaylara bağlı her şeyi öğrendi. Gülbahar Sofi’yi çok sevdi ve Gülbahar ona sürekli yemekler götürmeye başladı. Ahmet ise bir süre sonra bir şekilde ikna olarak saraya gitti. Paşa Ahmet’e atın sahibinin kendisi olduğunu ve ona geri vermesini istediğini söyledi. Fakat Ahmet atın kendisine hediye geldiğini söyledi ve hediye olan bir canlıyı vermeyeceğini söyledi. Bunun üzerine Paşa Ahmet’i zindana attırdı. Sofi ve Ahmet zindanda bir araya geldi. Gülbahar önceki ziyareti sırasında Sofi’ye bir kaval vermişti. Sofi ve Ahmet kaval eşliğinde Ağrı Dağı Öfkesi’ni çalmaya başladılar. Gülbahar ise Ahmet’i bu durumda gördü ve  ona aşık oldu. Gülbahar bir gece onları kaçırarak bekçi kulesine çıkardı. Gülbahar onların öldürülmesini istemiyordu ve yardım edeceğini söyledi. Gülbahar sonraki gün kardeşinden yardım istedi. Ama Gülbahar’ın Kardeşi Yusuf, korkudan yardım etmedi. Gülbahar en sonunda Demirci Hüso’nun yanına gitti. Hüso iseyardım etmeyi kabul ederek onu Kervan Şeyhi’nin yanına gidip selamını iletmesini söyledi. Gülbahar sonraki gün idam edilecek Ahmet ve Sofi’yi arka kapıdan kaçırmayı başardı. Kaçmalarına izin veren Memo adlı bekçi ise padişahın tüm bu olanları öğrenmesiyle intihar etti. Gülbahar’ın yardım etmeyen kardeşi ise yine korkudan tüm olanları babasına anlatmıştı. Gülbahar ise evden kaçmamıştı. Paşa, kızının zindana kapatılmasını istedi. Ancak halk bunu duyunca ayaklandı ve Beyazıt’a doğru yürüdü. Kalabalık her geçen zaman arttı. İsyancılar Gülbahar’ı zindandan alıp Kervan Şeyhi’nin yanına götürdüler. Ahmet de oradaydı. İkisi beraber Hoşap Beyi’nin evine gittiler ve orada çok iyi karşılandılar. Olaylar ise bu zaman diliminde çığırından çıkmış bir halde tüm ülkeye yayılmıştı. Çaresiz kalan Mahmut Han ise Ahmet’e bir teklif götürdü. Teklife göre eğer ki Ahmet Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkar ve inerse Mahmut Han Ahmet’i kızı ile evlendirip ayrıca atı onlara verecekti. Ahmet bu teklifi kabul edip yola koyuldu. Ahmet dağa çıkarken büyük bir kalabalık aşağıda onu bekliyordu. Ahmet günler sonra indi. Çevreye ve paşaya bir şeyler demeden Gülbahar’ı alıp tekrar çıktı. Gülbahar ise bunun nedenini sordu. Ahmet ise günlerdir sorduğu soruyu bir daha sordu. Ahmet kendisini kurtarması için zindan bekçisi Memo’ya ne verdiğini sorunca Gülbahar tekrar bir şey vermediğini söyledi. Böylece giden Ahmet’i sonsuza dek kaybetti ve bir daha onu asla bulamadı.

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son Yazıları

kaptanfilozof06

İsrail'de Halk Sokaklarda

kaptanfilozof06

Felaket Hala Sürüyor

kaptanfilozof06

Yine Bir Deprem

kaptanfilozof06

İspanya'da Korkunç Sel

Editörlerin Son Yazıları

kaptanfilozof06

İsrail'de Halk Sokaklarda

probiyotik

Çizgi

bubble30

HASTA OLDUK…

Nielawore

"TOPRAKTAKİ SEVİNCE"

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun