Kin tutan insanları hiç anlayamam. Çünkü ben kin tutmayı beceremem. Öncelikle çok unutkanım. Olayı, söylenilen sözü kesinlikle unuturum. Hissettiğim duyguyu da unutabilirim haliyle. Biraz bunun kin tutamıyor oluşumda etkisi var bence.
Bir de kin tutmayı mantıklı bulmuyorum. Tabii ki unutmadığım olaylar, sözler ve duygular var. Ama kin tutmak bana bir şey katmıyor. Aksine benden bir şeyler de götürüyor.
Bir kere duygusal olarak yıpratıyor sizi. İçinizi kemiriyor resmen böcek gibi. Kırgınlığınız, kızgınlığınız büyüyor dağ gibi oluyor. Nefrete kadar dönüşür, öylesine korkutucu bir evre o.
Üstelik sonucu da yok. Bir yere de vardığı yok yani. Kin tut, tut; nereye kadar? Söylemiyorsun da karşındakine. E dağ dağa küsmüş, dağın haberi olmamış. Yahu ağzımızı açıp iki kelam etmeyeceksek, kendi içimizde kızsak ne kırılsak ne? Kendimizi mi dolduruşa getirelim?
Duygularımızı karşımızdakine açınca zaten kindarlığa lüzum yok. Konuşuruz anlaşırız veya anlaşamayız. En azından konuşmayı becerir ve çözmeyi deneriz.
Mesela ben ne kadar sinirli olursam olayım, sesli şekilde kendime bile söylesem söylemek istediklerimi hemen geçer sinirim. Bazen bu kendime kızmamı sağlıyor. Karşımdakine söylemem gereken duyguyu bu sefer ona aktaramıyorum. Ama yine de genelde çok sevdiğim bir özelliğimdir. Size de tavsiye ederim. Duygularınızı sesli söyleyin. Hiç kimseye değilse bile kendinize mutlaka sesli söyleyin.
Yorumlar
Ben değilim
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız