Manhattan adasını üç-beş kuruşluk bir paraya, iki milyon kilometrekarelik koskoca Alaska'yı ise 1867'de Ruslardan 7,2 milyon dolar gibi komik bir meblağ karşılığında almışlardır. Ne var ki Amerikalıların çoğu Alaska'yı alan Dışişleri Bakanı Seeward'ın aldatıldığını ve büyük bir kazık yediklerini düşünüyorlardı.
Başkan Jefferson, Amerika'nın yarısını sadece 15 milyon dolara almıştı. İşte bu nedenle, ta Kuzey Kutbu'nun dibinde, ayıların ve fokların donduğu uçsuz bucaksız topraklara verilen bu paraya yanmışlar ve olaya "Seeward'ın divaneliği" adını yakıştırmışlardı.
Yıllardan 1801. Başkent, bir yıl önce Philedelphia'dan Washington'a taşınmış. Yeni kentin planı güzel (ve hep bu plana sadık kalınarak gelişecek) ama henüz üzerinde bir şey yok. Potomac Nehri'nin kuzeyinde, yolları çamurlu bir orman köyü. Ama kimileri yeni başkentin büyük bir istikbali olduğuna inanıyor ve "Şehrimizi mükemmel hale getirmek için sadece evlere, mutfaklara, bilgili adamlara ve hoş kadınlara ihtiyacımız var" diye düşünüyor.
Ülke henüz Bağımsızlık Savaşı'nın yaralarını bile saramamış. Hatta, kimileri birliğe katılmaya çok büyük zorluklarla ikna edilebilmiş olan bazı eyaletlerin bağlılığı bile şüpheli. Ayrılıkçı güçler pes etmemişler (İç Savaş sonrasına kadar da etmeyecekler). İşte bu durumda, yönetime gelen üçüncü Başkan Thomas Jefferson ülkeyi uzlaştırmaya, borçları ödemeye, yeni ülkeyi şekillendirmeye çalışıyor. Bunu için bir yandan yeni bir yurttaşlık bilinci uyandırmayı amaçlıyor, diğer yandan da dış ilişkileri kolluyor.
Yorumlar
İlginç bir yayılma şekli
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız