Neredeyse bütün canlılardan kan emerek beslenen ve yumurtalarını büyüten sivrisinekler, yeryüzünün en eski yaratıklarından biri olarak tanınıyorlar... İnsanoğlunun, yüzlerce türü olan bu hayvanla mücadelesi ilk günden beri bütün hızıyla sürüyor... Ancak, görünen o ki, sivrisinekler hep bir adım öndeler...
Yazın gelmesiyle birlikte, özellikle rutubetin daha yoğun olduğu gece saatlerinde, açık pencereden odalarımızın içine süzülüyorlar. Oldukça kontrollü ve akıllı yaratıklar... Olağanüstü gelişmiş anten alıcılara sahipler... Çok uzak mesafeden avlarının kokusunu alabiliyorlar. Saniyede 300 kez çırptıkları kanatlarının çıkardığı o tanıdık ses olmasa, yaklaştıklarını ve teninize konduklarını anlamak çok güç... Onların gece saatlerindeki varlıklarının tek kanıtı ise, ertesi sabah uyandığımızda hissettiğimiz kaşıntı ve kızarıklık...
Kaşmir bölgesinin 4000 metre yüksekliğe ulaşan yamaçlarından, deniz seviyesinin 1160 metre alçağındaki bölgelere kadar dünyanın hemen hemen her yerinde ve her ikliminde yaşayabilen sivrisinek, gezegenimizin en eski sakinlerinden... Bundan 190 milyon yıl önce yaşadığı ve o tarihlerde yaydığı hastalıklarla birçok canlı türünün ortadan kalkmasına neden olduğu ileri sürülüyor. Başlıca avı olan insanla tanışması ise, yaklaşık 2 milyon yıl öncesine uzanıyor. O gün bugündür, sivrisinek ile insan arasında açık ve çetin bir mücadele var. İnsanoğlu sıtma, malarya ve sarıhumma gibi hastalıkların salgın haline dönüşmesinden sorumlu tuttuğu sivrisinek ile savaşta dün her yolu denedi ve bugün de denemeye devam ediyor.
Yorumlar
Hiç sevmem bu böcekleri
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız