İşte bu açıklama işgal komisyonunun çalışmalarını tamamlamasıyla birlikte endişeleri arttırmıştı. Aynı Sazanoff ertesi yıl savaşa girmeleri karşılığında Boğazların Yunanistan'a verilmesi gibi bir konu gündeme geldiğinde, kıskançlık ve hiddetten titrediğini itiraf etmişti.
Bunun yanı sıra 29 Temmuz 1913 ile 9 Nisan 1914 tarihleri arasında Avrupalı devletler tarafından yapılan bir dizi paylaşım anlaşmasıyla Fransızlar Suriye ile Batı Karadeniz bölgesini; İngilizler, Irak ile Ege'yi; İngilizlerle bu konuda anlaşan Almanlar, İskenderun'a kadar olan bölgeyi ve İtalyanlar da Antalya ve Muğla'yı alacak şekilde aralarında anlaşmışlardı. Kısacası 1918'de ortaya çıkacak olan durum daha 1913/14 kışında hazırlanmıştı. Vaziyet çok vahimdi.
Avusturya'nın Sırbistan'a ültimatomu ve Rusya'nın Sırbistan'a, Almanya'nın da Avusturya'ya destek vermesi, savaş ihtimalini arttırırken bu durum Osmanlı yöneticileri arasında farklı yaklaşımlara neden olmaktaydı, Hepsi yaklaşan felaketi sezi yordu. Enver ve beş ay sonra Sarıkamış felaketinin baş aktörlerinden birisi olan Hafız Hakkı (her ikisi de 31 Mart'tan sonra Saray’a damat olmuşlardı), tüm kozları Alman zaferine yatırmayı düşünmekteydiler. Diğer liderler ise denizlere hâkim olan İtilaf güçlerinin Almanların “Yıldırım Savaşı” stratejisini boşa çıkaracağını düşünüyor ve yaklaşan savaşın galibi olarak baktıkları Batılılar nezdinde, ümitsiz girişimlerde bulunuyorlardı.
Avrupalı devlet adamları savaşla barış arasında gidip gelirken, Bahriye Nazırı Cemal Paşa 20 Temmuz'da Fransızlarla görüşüyor, Talat Bey Sazanoff ile nafile bir görüşme için Kırım'a gitmekten çekinmiyor ve Cavit Bey de İngilizlerle görüşme zemini arıyordu. Ama bütün kapılar yüzlerine kapandı. Balkan Savaşı'ndan yenik çıkan ve prensipte tamamlanmış olan Osmanlı devleti, “kolay lokma” olarak görülüyordu.
Yorumlar
En büyük hatamız
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız