Yağmur günlük yaşantımızın çok önemli bir parçası, özellikle İngiltere’de yağmur resmen hayatın vazgeçilmezi. Bazı yerlerde kuraklıktan yağmur duasına çıkılırken, bazı yerlerde de caddelerde sandallarla dolaşılıp, sel basan evlerden, eşyaları kurtarmaya uğraşırlar. Peki nasıl oluyor da başımıza böyle göklerden sular geliyor?

Aslında yağmur şu şekilde oluşuyor: Güneş ışığının etkisi ile yeryüzünden su buharlaşıyor, yani gaz haline geçiyor. Bu durumda havadan hafif olduğundan atmosferde yükseliyor. Yükseldikçe hava soğuyor ve hava basıncı azalıyor. Su buharı soğudukça havadaki toz parçacıklarına tutunarak su damlası haline dönüşüyor ve bunların milyonlarcası havada birleşiyor ve biz onlara bulut diyoruz.

Bulutları oluşturan bu su damlacıkları hemen yakınlarındaki damlalarla sürekli olarak birleşiyor ve büyüdükçe büyüyorlar. Haliyle ağırlıkları da artıyor, yeterli ağırlığa ulaşınca yer çekiminin etkisi ile yere düşmeye başlıyorlar. Yeryüzünden de buharlaşıp bulut oluşturup sonra yağmur olarak yeryüzüne dönen su buharının havada geçen bu döngüsü ortalama 8 gün sürüyor.

Ancak tabii ki bulutların içindeki su damlacıklarının tamamı yağmur olarak yeryüzüne inmiyor. Bir bulutun en fazla yarısı yağmur olarak yağabilir ve bu da normalde 30 dakika sürer ama bulut devamlı olarak yeniden oluştuğu için yağmur saatlerce, hatta günlerce yağabiliyor.

Rüzgara bağlı olarak bulutlar devamlı hareket ederler, bu sayede yağmur çok geniş bir alana yağabilir. Bugüne kadar dünyamızda tespit edilmiş en yoğun yağış 26 Kasım 1970'de Guadaloupe'de olmuş, sadece bir dakikada 3.81 santimetre yağmur yağmıştır.

Atmosferde, yani başımızın üzerindeki havada 13 milyar ton su buharı bulunuyor. Dünyamızda yağmurun çoğu, yani yüzde 78'i okyanusların üzerine yağıyor, çünkü havanın içindeki su miktarının kaynağı hemen hemen aynı oranda okyanuslardan geliyor.