Bilim insanları önceleri çok yüksek ya da çok düşük sıcaklıklarda yani “aşırı” koşullarda canlılığın sürdürülemeyeceğini düşünürdü. Ancak 1980’lerde biyologlar derin denizlerdeki sıcak su akıntılarında yaşayan bakterileri keşfettiler. Bu bakteriler 120°C’ye kadar olan sıcaklıklarda bile yaşayabiliyordu. Bu durum bilim dünyasında oldukça heyecanla karşılandı. Her ne kadar aşırı sıcakla ilgili bir tez çürümüş olsa da bilim insanları aşırı soğuklar için henüz fikir değiştirmemişti.
Zaten tüm biyolojik sistemler suyu ancak sıvı olduğu koşullarda kullanabilirdi. Hatta aşırı soğuklarda hücre zarları bile katılaşır ve esnekliğini kaybederdi. Ancak liderliğini Queen’s Üniversitesi’nden John Hallsworth’un yaptığı bir grup bilim insanı bu düşünceyi de yıkacak gibi görünüyor.
Çünkü bu grup -80°C’de bir mantar türünün yaşayabildiğini gösterdi. Ekip öncelikle hücresel makromoleküllerin yapısını bozan özel bir çözeltinin (kaotropik çözelti) hem mikropların etrafındaki suyun donmasını engellediğini hem de düşük sıcaklıkların katılaştırıcı etkisini bertaraf ettiği hipotezini kurarak işe başlamış. Bu hipotezi test etmek için, araştırmacılar önce çözünen madde olarak gliserol hazırladılar. (Gliserol, laboratuvarlarda makromolekülleri düşük sıcaklıklarda korumak için kullanılır, ancak derişik olarak kullanıldığında makromoleküllerin yapısını değiştirir.)
Daha sonra düşük sıcaklıkları tolere edebilen bir mantar cinsinin büyümesini iki ayrı besi ortamında gözlemlediler. Ortamlardan biri kaotropik çözelti içerirken diğeri kaotropik çözeltinin aksine makro-moleküllerin mevcut yapısını koruyan bir çözelti (kosmotropik çözelti) içeriyordu. Sıcaklık 1,7°C’ye kadar düşürüldüğünde kaotropik çözeltide bulunan mantarlarda daha iyi büyüme gözlemlediler. Hallsworth ve ekibi bunun üzerine mantarlardan alınan sporları aşırı soğuğa, -80°C’ye maruz bıraktılar. Sonuç şaşırtıcıydı: kosmotropik çözeltideki sporların %60’ının ölmesine rağmen kaotropik çözeltideki sporların sadece %5’lik bir kısmı ölmüştü. Yani hipotez doğrulanmıştı.
Hallsworth’a göre bu keşif, diğer gezegenlerdeki yaşam araştırmalarına farklı boyutlar kazandıracak. Çünkü bu kaotropik karışımlar gerek Mars yüzeyinde gerek Ay yüzeyinde gerekse de Jüpiter’in uydusu olan Europa’da bulunduğu için bu tür alanlarda yaşam oluşabilme olasılığı artıyor.
Yorumlar
İlginç. 'Uzayda hayat var mı' sorusunun yanıtı netleşiyor gibi.
Keşke ben de üşümesem
Bu kadar soğukta yaşayabilen bir canlıyı ilk kez duydum
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız