Kasım 23, 2024

VEBA

İnsanlık tarih boyunca birçok amansız hastalıkla mücadele etti ve çoğunu yenmeyi başardı. Bugün bu hastalıkların birçoğunun artık isimlerini bile hatırlamıyoruz. Çağımızın amansız derdi kanser neyse ki bulaşıcı değil, AIDS ise sınırlı temaslarla yayılan bir hastalık. Son günlerde Uzakdoğu'da ortaya çıkan ve SARS denilen gizemli zatürree ise geçmişte insanlığın karşılaştığı hastalıkları, özellikle de vebayı andırıyor.

VEBA

İnsanlık kolera, çiçek, frengi ve veba gibi hastalıklarla yüzyıllarca mücadele etti ama hiçbir hastalık, ne derece ölümcül olursa olsun, veba kadar ölümlere, deliliklere ve dramlara yol açmadı. Orta Çağ’da savaş, engizisyon ve veba üçlüsünün oluşturduğu acı, korku ve yıkım, tarihi kaynakların dışında, sayısız sanat eserinde bugün bile ürpertiyle görülür. Vebanın dehşetini ve o çağlardaki durumunu, tablolardan anlamak bile mümkündür. Azrail iskelet kılığındadır, bir ata binmiş gitmekte ve elindeki orakla insanları biçmektedir.

VEBA

Farelerin taşıdığı veba mikrobu, sahillerden yayılır, denizyollarını takip ederek Asya'nın bir ucundan Avrupa'nın bir ucuna kadar etkisini her yerde gösterirdi. İlk veba salgını 542 yılında Akdeniz kıyılarında görüldü ve kısa zamanda Mısır'a, Afrika'nın kuzey kıyılarına, Ortadoğu'ya, Bizans'a ve Avrupa'ya yayıldı. Veba, İstanbul'daki nüfusun yarısının ölümüne sebep olmuştu. Bu yıkımın izleri çok seneler sonra silinebildi. İlk salgından daha geniş bir salgın, 1346 ile 1353 yılları arasında yaşandı. 1330'larda dünya ikliminin değişimi bozkırlardaki kemirgenleri yok etmişti. Sıcak ve kuru rüzgârlar bakteri taşıyan pireleri bozkırlarda yaşayan Moğollar'a ulaştırdı. '"Versina” basilini taşıyan pireler Moğollarla beraber İpekyolu boyunca dolaştılar. Çin, Hindistan ve Asya'nın çeşitli yerlerinde salgın başladı. 

VEBA

Anadolu'dan geçerek Akdeniz kıyılarına ulaşan veba, Fransa'dan sonra İngiltere, Almanya ve Polonya'ya yayıldı. Veba sonucunda 25 milyon kişi öldü. Avrupa'nın ekonomik ve kültürel yapısı değişti. Vebanın adı artık 'Kara Ölüm'dü. 1346 yılının sonlarında Avrupa'ya gelen haberlerden Hindistan'dan Suriye'ye kadar her yerin cesetlerle kaplandığı anlaşılıyordu. Ancak Avrupalılar vebanın kendi kapılarına dayanacağına inanmak istemiyorlardı. 1346 yılında İpekyolu kervanlarıyla gelen veba, o dönemde Rusya'ya hâkim Tatarlar'ın arasında da yayılmaya başlamıştı. Hastalığa Kefe'de bulunan Cenevizliler'in sebep olduğuna inanan Tatarlar şehri kuşattı ama veba ordularını perişan edince, Cenevizliler'i cezalandırmak için vebalı cesetleri mancınıklarla Kefe'ye attılar. Cenevizliler, cesetleri hemen denize atmışlarsa da hastalığın yayılmasına engel olamamışlardı.

VEBA

Tatarlar'ın yeni bir saldırısından kurtulmak isteyenler, gemilere binerek Akdeniz’e doğru hareket ettiler. Uğradıkları limanlara bu hastalığı da götürüyorlardı. Gemilerin hastalık taşıdığını görenler, alevli oklarla bunları limanlardan kovdular. Cenevizliler, çaresiz bir şekilde bir limandan diğerine sığınacak yer ararken hastalığı da iyice, yaydılar. 1348 ilkbaharında İtalya'nın her tarafı veba ile boğuşuyordu. Hastalık hiç durmadan ilerledi. Tedavi imkânsızdı. Doğudan gelen gemilere Hazreti İsa'nın tabutta geçirdiği 40 gün hikâyesi örnek alınarak karantina uygulandı. Gemiler özel limanlarda tecrit ediliyor, yolcular limanda 40 gün alıkonuyordu. Ancak salgının hızı kesilmedi. Özellikle şehirlerde yaşayanların yarıdan fazlası öldü. Köylerde ölüm oranları biraz daha azdı.

Yorumlar

  • Muhtemelen tarih boyunca en çok insan öldüren hastalık veba oldu

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

Nuh Tufanına Farklı Bakış Açıları

Nuh Tufanına Farklı Bakış Açıları

İbreti Alem

İbreti Alem

Engizisyon Cezaları

Engizisyon Cezaları

Roma İmparatorluğu’nda İdam

Roma İmparatorluğu’nda İdam

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

İlkel Güç

probiyotik

Nuh Tufanına Farklı Bakış Açıları

bubble30
Nielawore

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun