Roma İmparatorluğu’nun ekonomisinin hızla yükseldiği dönemde M.Ö. 81’de iktidarda politikaları, diplomatik davranışları ve acımasızlığı ile bilinin başarılı bir asker Lucius Cornelius Sulla diğer bir adıyla demek isterdim ama onu burada yazamam. Sulla kendinden önceki konsül olan Gaius Marius’un uyguladığı liberal düzenlemelerin tamamını yok sayıp çöpe attı ve demir yumruğunu meclisin ve senatonun üzerine indirdi. Sulla öldüğünde yerine gerçekten güçlü olan iki aday bıraktı arkasında. Bunlardan biri Gaius Pompeius (Pompey) diğeri ise Marcus Licinius Crassus’dur. Bu ikili konsül olduğunda aralarına öyle birisi katılacaktı dünya onun ismini asla unutamayacaktı. Bu kişi Gaius Julius Ceaser’dan başkası değildi.
Büyük bir asker, devlet adamı ve imparator olarak adını tarih sayfalarına kazıyan Sezar Roma dilini, yasalarını ve hukukunu Avrupa’ya yayan kişidir. Sezar, yetişkinliğinin ilk yıllarında siyasetle ilgilendi. Soylu olmasa da köklü bir aileden gelen Sezar, karizması ve liderlik kabiliyetleriyle Roma tarihinin kaderini etkiledi resmen. En başında Sulla Sezar’ın potansiyelini fark edip kendine bir tehdit olabileceğini düşündüğü için onu Asya’ya sürdü. Sulla’nın ölümüyle Roma’ya geri dönen Sezar, politikaya atılmak için hiç vakit kaybetmedi ve halk meclisinin de arkasında olmasıyla maliye ve belediyede görevler aldı. Bu sayede Konsül yardımcılığına kadar yükseldi ve İspanya valiliğine atandı.
Senato Sezar’ın bu özelliklerinden çok rahatsız oldu ve İspanya’dan yapacağı dönüşte istediği zafer yürüyüşünü reddetti. Peki Sezar sizce burada ne yapmalıydı? O bu durum da akıllıca davranarak Crassus ve Pompey ile anlaştı ve iktidar ortağı oldu. Bu ortaklığı perçinlemek için Pompey’in akrabası olan Pompeia ile mantık evliliği yapan Sezar güç durumunda rakiplerinden biri ile akraba oldu. MÖ 59 yılında Pompey ve Crassus ile beraber ‘’Birinci Üçlü Yönetimi’’ hayata geçti. Bu yönetim tarzında her biri devletin farklı organlarının idaresini ve imparatorluğun farklı bölgelerini kontrol etmeye başladılar. Sezar’ın görev bölgesi Cisalpine Gaul (Galya) (Kuzey İrlanda), Narbonese Gaul (Galya) (Güney Fransa sahilleri), Illyricum (Adriyatik boyunca olan tüm Slav toprakları) vardı. Bunun yani sıra Sezar’ın emrinde 20 bin askeri olan dört Roma bölgesi daha vardı ve Sezar bu birlikleri yeni bölgeler fethedip yeni tampon bölgeler kurmak için ustaca kullandı. Roma’nın sahip olabileceği toprakların ucunun bucağının olmadığının farkında olan Sezar, düşmanlarını da sırayla alt edebileceğinin farkında olabilecek kadar zeki bir liderdir.
Almanya’yı komple fetheden Sezar gözünü suyun öbür tarafına dikmişti artık. Yani günümüzdeki İngiltere’ye. Yüce Sezar 800 gemilik yani 8 armadalık bir filoyla İngiliz Kanalı’nı geçti ve İngiltere’nin içlerine doğru ilerlemeye başladı ve o dönemde İngiltere Roma için kocaman bir bilinmezdi. Bu başarısının ardından Sezar için ‘’Bilinmeyen diyarlarda zafer kovalayan lider’’ sıfatı kullanılmaya başlandı. Sezar artık bir kahramandı. Bunların yanı sıra yönetim üçlüsünün bir başka ayağı olan Crassus Suriye’de yaptığı bir savaşta ölmüştü ve Pompey’de Roma’da kalarak ülke yönetiminin bir numarası haline gelmişti. Ama Pompey’in mutlak otorite olabilmesi için bir engeli daha vardı; o da zaferleriyle şanına şan katan Sezar’dı. MÖ 49 yılında senato, Sezar’a bakın Sezar’a diyorum normal bir vatandaş gibi ‘’Roma’ya dön!’’ emrini verdi. Siz olsanız ne yapardınız? Sezar bu emre karşı tüm ordusuyla Rubicon Nehrini geçti ve kaynaklara göre Sezar nehri geçerken ‘’Alea iacta est ( Ve zarlar atıldı)’’ demiştir. Sizce burada ne demek istedi Sezar?
Daha iyi eğitim almış ve savaş tecrübesi çok daha yüksek olan ordusuyla Sezar İtalyan Yarımadası’nı 66 günde tertemiz etti üstüne hem Pompey’i hem de senatoyu sürgüne gönderdi. Peki bu Sezar’ı durdurdu mu tabii ki hayır. Sürdüğü Pompey’in peşine düşen Sezar onu İspanya’ya kadar izledi be İlerda Savaşı’nda onu yendi. Bu savaşta yenilgi alsa da Pompey bir şekilde kaçmayı başardı. Sezar durmadı ve takibe devam etti. Makedonya’ya kadar kovalayan Sezar bu kez MÖ 48 yılında Pharsalus Savaşı’nda tekrar Pompey ile karşılaştı bu seferdi yendi ama bu seferde Pompey’i ellerinden kaçıran Sezar artık bu olaya bir son vermek istiyordu. Canını zor kurtaran Pompey Sezar’ın gazabından kaçmak için Mısır’a sığında ama Mısır kralı da Sezar’ın gazabını üstüne çekmek istemiyordu bu yüzden Pompey’i öldürdü. Peki siz Mısır firavunu yerinde olsanız ne yapardınız? Düşündüğü şekilde oldu mu derseniz olmadı çünkü Sezar kendi intikamını kendisi almak istiyordu ve Firavun ile beraber Pompey’in lejyonlarını da kılıçtan geçirdi. Bazı kaynaklara göre Sezar intikam almak için başladığı bu seferden içi buruk bir şekilde geri döndü. Siz bu durumu nasıl açıklarsınız peki?
Sezar bu başarıları dışında elde ettiği Kuzey Afrika ve İspanya’daki başarılı muhalif susturmalarından sonra Roma’ya döndü. Bu dönüş için o tarihe kadar görülmüş en büyük kutlamalar düzenlendi. Sezar Roma’ya döndüğünde ölene kadar İmparator ve on sene boyunca konsül ilan edildi. Sezar aynı zamanda günümüz hukuk sisteminin temeli diyebileceğimiz Roma Hukukunun standart hale gelmesi ve yerel yönetimlerin atnı tip olması için geniş çaplı bir reform hareketi başlattı. Cumhuriyet rejimine yerleşmiş olan hukuk sistemine ve senatoya müdahale etmeden devletin tüm gücünü kendi üstüne toplayan Sezar savaş ve barış kararı alma, unvan dağıtma yetkilerini de eline aldı. Hiçbir zaman klasik bir imparator olmayan Sezar asla taç giymemiştir mesela. Bunun yerine tunçtan yapılmış defne yapraklarından oluşan bir tacı vardır. Mesela her zaman erguvan rengi bir toga giydi Sezar. Roma halkı arasında Sezar’ın lakabı artık ‘’ROMA’NIN BABASI’’ oldu.
Sezar’ın lüksü sınırlaması ve zenginlerin ayrıcalıklarını törpülemesi tabii ki de Roma soylularının gazabını üzerine çekmesine yeterli oldu. Senato içindeki bazı kişiler zaten çoğu yönetimi elinde bulunduran Sezar’ın sahip olduğu gücü büyüterek günün birinde cumhuriyeti yıkıp kendini resmen Roma’nın kralı ilan etmesinden çok korkuyorlardı. Peki sizce neden bundan korkuyorlardı? Bu korku ve Sezar’ın yaptığı değişimler sonucunda karar alındı gizlice. Sezar öldürülecekti. Plan hazırlandı Roma’daki Pompey Tiyatrosu’nda (Güzel bir gönderme değil mi?) merdivenler üzerinde defalarca bıçaklanarak öldürüldü Sezar. Roma’nın Babası resmen öldürülmüştü artık. Shakespeare’e göre Sezar’ın son sözleri ‘’Et tu, Brute? (Sende mi Bürütüs?)’’ ama bu tamamen bir hayal ürünü bence. Her ne kadar Sezar suikast ile öldürülse de başarıları, Roma kültürünü yayması ve yaptığı reformlar ile Roma’ya 500 sene daha ömür ekledi desek yanlış olmaz. Zaferleriyle onun dönemindeki tüm başarıları geçse de kendisinden sonraki tüm imparatorlara asırlar boyunca ayakta kalacak görkemli bir ordu bıraktı.
- On yedi yaşında döneminin önde gelen siyasetçileri arasındaki Cornelius Cinna’nın torunuyla evlendi ama daha önceden de söylediğim gibi Sulla’nın dikkati çeken Sezar’ın bu evliliği sonlandırması istedi. Peki Sezar ne yaptı? Bunu reddetti ve iktidar ile arası açıldı.
- Sezar gramer ile ilgilenen bir liderdi. Galya seferi ve iç savaş dönemi zamanlarında günlükler tutmuştur ve bu günlükleri günümüzde dahi edebi değeri olan eserlerdir.
- Tarihe kazınan adı Sezar kendinden gelen sonra gelen imparatorların unvanı oldu. Hatta Fatih Sultan Mehmed dahi Kayzeri Rum unvanını kullandı. Buna benzer şekilde Ruslarda kullanılan Çar yani czar’da Sezar’dan gelmektedir.
- Siyasi kariyerinin daha başlarında korsanlar tarafından kaçırılan Sezar, serbest kaldığında korsanların peşine düşerek hepsini yakalattı ve çarmıha gerdirdi.
- Bugünkü takvimimizdeki yedi ayın otuz bir çekmesine Sezar karar verdi ve senato onu onurlandırmak için temmuz ayına onun adını verdiler.
Peki Sezar’ın bu sözü sizlere ne anlatıyor? Hadi yorumlar da buluşalım.
Yorumlar
Merhaba Roma İmparatorluğu
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız