Olayları olan bakış açımızda ya da herhangi bir şeyin ne olduğunu tanımlama ve anlama konusunda konu özner olan durumlara geldiğinde insanlar genellikle inanma ve güvenme yolunu tercih ederler. Konunun özel noktalara gelmesi demek ise herkes tarafından farklı tarımlanabilecek duygulara ve soyut kavramlara gelmesi demektir. Konu soyut kavramlara ve duygulara geldiği zaman ise burada karşımıza çıkacak durum insanların herhangi bir şekilde inanmak istedikleri bir şeye inanmaları ve karşı tarafın veya başka insanların tüm davranışlarını ve hareketlerini bu yönde yorumlamalarıdır.
Örneğin, siz bir insanın sizi sevdiğine inanıyorsanız ve buna inanmak istiyorsanız, daha da kötüsü, ne olursa olsun, kim ne desin veya sevdiğiniz kişi ne yaparsa yapsın, o kişinin sizi sevdiğini düşünürsünüz. Bu, inanarak yaşamaya en büyük örnektir ve gerçekten de akılcı hiçbir yanı yoktur. Çünkü sizin sevdiğini zannettiğiniz kişi belki sizi sevmiyordur gerçekten. Ama siz bunu görmek istemezsiniz. Çünkü inanmak istediğiniz şey onun sizi sevdiğidir.
Bu inanç konusunun veya güvenme konusunun en temel sebeplerinden birisi ise, muhtemelen insanın veya pek çok insanın sevgi denilen duyguya olan bağımlılığı olabilir. Yani bir insan, bir kişi tarafından veya belli insanlar tarafından sevildiğini hissetmek istiyorsa ve buna içten içe muhtaçsa, bu sefer bu muhtaçlık istekten inanç açıya geçecektir ve sabit bir kavram olmaya başlayacaktır. Çünkü kişinin buna inanmaktan başka seçeneği yoktur. Buna inanmazsa belki de ruhu parçalanacaktır. Ama inanmak onu gerçek yapmaz.
Yorumlar
Yaşamanın en zor yollarından birisi
İnanmak gerçek yapmasa da her şeyde böyle değil
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız