Doğduğumuz günden itibaren hepimizin kimliği gelişmeye başlar. Miza anlayışımız, sinirlendiğimiz şeyler, sevdiğimiz şeyler, karakterimizin öne çıkan özellikleri... Yani bizi biz yapan her şey doğduğumuz günden itibaren yavaş yavaş, yavaş yavaş şekillenmeye başlar ve belli bir yaşa geldiğimizde genellikle bunlar oturmuş olur yerine. Kim olduğumuzu ve neye, nereye ait olduğumuzu anladığımız zaman muhtemelen yaşımız 20'leri falan olur.
Ancak bazen öyle şeyler yaşarız ki öyle farklı ortamlarda bulunmak zorunda kalırız ki bir anda kim olduğumuzu bile unutabiliriz. Bazen nelere güldüğümüzü unutmaya başlarız. Nelere ağladığımızı unutmaya başlarız. Gayet olduğumuz yerden ve hayattan o kadar çok uzak kalırız ki, kim olduğumuzu unutmaya başlarız. İçinde, o an içinde bulunduğumuz ortamda insanların güldüğü şeylere gülmeyiz. Ama kendimiz açısından neye güldüğümüzü unuturuz.
Onların ağladığı şeylere ağlamayız ama bizi ağlatan şeylerin ne olduğunu unuturuz. Kim olduğumuzu unuturuz. Nereden geldiğimizi unuturuz. İçimizde değerlerimiz değişmez ama bizi biz yapan şeylerin ne olduğunu unuturuz. Ait olduğumuz yerden çok uzakta kaldığımızda bu yaşanabilir. Ama değerlerimizi unutmayız genellikle. Yani, kötü bir insan ya da iyi bir insan değil de, karakterimiz genellikle kolay kolay değişmez. Sadece değerlerimizi ve karakterimizin kaynağı olan şeyleri unuturuz o kadar. Yerde kim olduğumuzu unuturuz.
Yorumlar
İnsan ait olduğu yerden çok fazla uzaklaşmamalı
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız