Avrupa hükümdarlarına ve elçiliklere Osmanlı hükümdarlarının resimlerinin gönderilmesine de bu padişah devrinde başlanmıştı. Ancak, memleket içinde "suret" hâlâ haramdı ve resim sanatına kötü gözle bakılıyordu. Sarayın resme ilgisi padişahın kişiliğinden kaynaklanıyordu. Bundan cesaret alan sanatçılar, yobazları ürkütmeden resim yapmaya devam ettiler. 19. yüzyılın ikinci yarısında resme karşı gösterilen bu ani ilgi sonucu mimaride de resimli süslemeler başlamıştı. Edirne'de Meriç üstüne kurulan köprüde, Muğla'da Kurşunlu Cami'de, Denizli Tavas'taki Hamamönü Cami'nde, Sandıklı'daki Ulu Camii'de ve Anadolu ve Rumeli'deki birçok konakta, Kuran'ın açık yasaklamasına rağmen resimler yapıldı. Gerçi bunlar genellikle Kabe, saray, cami ya da meyve, çiçek desenleriydi, ama sonuçta perspektifi olan boyutlu resimlerdi.
Abdülaziz döneminde resimle birlikte tiyatro sanatında kıpırdamış başlamıştı. Devrin tiyatrolarında artık dekora yer veriliyordu. Dekorlar muşamba üzerine yapılmış resimlerdi. Oyunun konusuna göre dekor değişirdi. Sahneye asılan resimler çoğunlukla manzara, sokak, bina görüntüleriydi. Sarayın ve soyluların dışında müşterisi olmayan ressamlar için tiyatrolara dekor yapmak bir geçim kapısı haline gelmişti.
Abdülaziz döneminde resimle birlikte tiyatro sanatında kıpırdamış başlamıştı. Devrin tiyatrolarında artık dekora yer veriliyordu. Dekorlar muşamba üzerine yapılmış resimlerdi. Oyunun konusuna göre dekor değişirdi. Sahneye asılan resimler çoğunlukla manzara, sokak, bina görüntüleriydi. Sarayın ve soyluların dışında müşterisi olmayan ressamlar için tiyatrolara dekor yapmak bir geçim kapısı haline gelmişti.
Abdülaziz, III. Napolyon devrinde Fransa'ya gitmiş ve bu sırada gezdiği saraylarda, Louvre Müzesi'nde hayranlıkla izlediği eserlere sahip olmak istemişti. Resimle yakından ilgili, kendi çapında ressamdı; daha çok kurşun kalemle deniz, gemi, ağaç resimleri çizerdi. Bazen de ressamlara yaptırmak istediği resmin krokilerini karalardı. Bugün Polonya'ya kaçırılmış olan 68 adet deseni Varşova Milli Müzesi'ndedir. Heykelini yaptıran ilk ve son padişah da odur, C.F. Fuller adlı bir heykeltraşa 1871 yılında at üstünde bronz bir heykelini yaptırmış, Beylerbeyi Sarayı'na koydurmuştu. Sanatsever padişah, oğlu Halife Abdülmecid'in de ressam olmasına öncülük etmişti. Ünlü ressam Şeker Ahmed Paşa'nın yetişmesine katkıda bulunmuş, onu Avrupa'ya göndermiş, sonra da yaveri yapmıştı.
O güne kadar yalnız batıda örnekleri görülen fuar, sergi gibi etkinlikler de bu padişah döneminde düzenlenmeye başladı. 1863'te İstanbul'da düzenlenen "Sergi-i Osmani"de güzel sanatlara da yer verilmişti. 1873'te Viyana'da düzenlenen uluslarası sergide bir Osmanlı pavyonu açılmıştı. Bu sergide yeni kurulan Güzel Sanatlar Akademisi öğrencilerinin eserlerinden seçmeler sergilenmişti. Gerçek anlamda ilk resim sergisi 1873'te açıldı. Şeker Ahmed Paşa'nın düzenlediği, yerli-yabancı sanatçıların katıldığı sergiyi devrin ünlü bürokratları da ziyaret etmişti ki, bu bir devrimdi. Çünkü bu, resim sanatının resmen tanınması anlamına geliyordu. Yine Şeker Ahmed Paşa'nın gayretleriyle ikinci resim sergisi 1875'te açıldı.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız