KÜNDEKÂR: Kündekâri sanaatını yapan kişiye verilen ad.
KÜNDE: Anadolu’da Selçuklu döneminde gelişmiş, kendine özgü bir şekil almıştır. Selçuklu, dönemi ağaç eserleri daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elamanlar olup gerçekten çok üstün işçilik göstermektedir.
Kündekari Farsça’dan dilimize geçmiş, asıl hali kendekâri olan bir kelimedir. Fakat İran’da şimdi buna “mütenebihe” Araplar ise “ta’şik” adını veriyorlar. “Kündekari” kelimesini yalnız biz Türkler kullanıyoruz. Elbette en güzel örnekleri de bizde. Bu sanatımızı yıllarca ihmal ettiğimiz için gerçek kündekarinin ne olduğunu bilmiyoruz. Kündekaride yalancı ya da sahte kündekari yoktur. Bir eserin yalancısı yapılmış olanı taklit edilerek elde edilir. Erken dönem kündekari vardır ki burada ahşap yüzeyine geometrik desenler çizilir ve o ahşap üzerinde oyma yapılarak geometrik desenlere bir boyut kazandırılır.
Aslında bu yanyana gelerek oluşturulan monoblok ahşaptır. Yanyana gelen bu bloklar zaman içerisinde birbirinden ayrılır, aralarında birkaç santimetrelik boşluklar oluşur. Selçuklu erken dönem eserlerinde bu açıklıkları görebilirsiniz. Sanatkârlar buna mâni olmak ve daha iyi eserler elde edebilmek için, kontrast teşkil edecek renkteki ahşap malzemeleri bir araya getirerek, gerçek kündekari sanatını oluşturdular.
Bizim mazimizde Avrupa’daki gibi bir burjuvazi olmadığı için kültürümüzde sanat cemiyete yönelik eserlerde uygulanmıştır. Avrupa’da Medici ailesi bugünkü Fransa’daki, Floransa’daki, İtalya’daki pek çok eserin varisi ve hamisidir. Avrupa’da servet yüzyıllardır aynı ailede devretmektedir. Türk kültüründe para ancak abide eserlere; camilere, kervansaraylara, anıt yapılara harcanmıştır. Biz de ilk vakfiye örnekleri 1050 yılına aittir.
Bu dönemde ceviz ağacının yanına şimşir koyarak veya sedir ağacının yanına ceviz koyarak kontrast teşkil ederek eserler oluşturulmuştur. Gerçek kündekaride daha önce çizilen şekil tam anlamıyla üç boyutlu hale getirerek, zıvanalarla aralarında hiç boşluk bırakılmayacak şekilde birleştirilerek bir araya getiriliyor Osmanlı dönemi ahşap işçiliğinde sadelik hâkim olmuş, çeşitli teknikler daha çok cami kapısı, minber, vaaz kürsüsü, dolap kapakları, pencere kapakları ve bunlara benzer birçok mimari ögelerde uygulanmıştır.
Yorumlar
Zor sanat
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız