Yıl 1964. Pop müzik dünyamızın ikinci döneminin başladığı günler ve müzisyenlerimizde tatlı bir heyecan var... Türkiye Müzisyenler Sendikası, Balkan ülkelerinin yer alacağı 'Balkan Melodileri Müzik Festivali'ne katılma kararı alır. Dönemin sendika başkanı Muammer Yeşil aynı zamanda organizasyonun tümünü de üstlenir. İlk adım, orkestra kurma işidir. Öyle bir orkestra ki neredeyse adı da 'Milli Orkestra' olabilecek!
Konser tarihleri 2 ve 3 Eylül 1964. Bu tarihlerde yurt içinde veya yurt dışında çalışmaları olmayan müzisyenleri bir araya toplamak gerekiyor. Bugün birçoğunu iyi tanıyabileceğimiz, bazılarını ise rahmetle anacağımız orkestra üyeleri ve solistler şöyle oluştu: Solistler; Erol Büyükburç, Tanju Okan, Tülay German... Çalanlar; Selim Özer (piyano), Yurdaer Doğulu (gitar), Erol Erginer (tenor sax ve flüt), Alper Feyman (kontrbas), Vasfi Uçaroğlu (bateri)... Aranjörler: Doruk Onatkut ve Şerif Yüzbaşıoğlu.
Balkan ülkelerinin en ünlü pop müzik, daha doğrusu, o dönemin deyimiyle, 'hafif müzik' orkestralarının, kendi ülkelerinin folklor müziğinden derlenmiş eserlerle festivale katılacak olmaları, olayı bir yarışma ve hatta bir 'milli karşılaşma' şekline getirmiş bulunuyordu. Yarışmaya Türkiye'nin yanı sıra, dört Balkan ülkesi daha katılmaktaydı. Bu ülkeler, ev sahibi Yugoslavya'nın dışında; Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya idi.
O tarihe kadar, yurt dışında düzenlenen bu tür bir yarışmaya hiçbir orkestramızın katılmamış olması, bu yarışmayı hem daha heyecanlı hem de iddialı bir hale getirmekteydi. Türkiye'nin en iyilerinden bir orkestra kurulmuş ve solistlerle birlikte, 29 Ağustos'ta trenle Yugoslavya'ya doğru yola çıkılmıştı. Yarışma Belgrad'ın ünlü 'Taş Meydan'ında yapılacaktı. 'Taş Meydan' adını Osmanlı döneminde almış bir meydandı ve burada, 8 bin kişilik bir açık hava tiyatrosu da bulunuyordu.
Bizim orkestramızın tek riski, 'karma' bir orkestra niteliğinde olmasıydı. Üyelerinin değişik orkestralardan gelmeleri ve zaman darlığı içinde, sık sık bir araya gelip yeteri kadar prova yapmamış olmaları, gerçekten bir dezavantajdı. Fakat orkestramızdaki elemanların, ülkenin en iyi müzisyenleri ve enstrümanlarına hâkim sanatçılar olmaları, bu olumsuzluğu ortadan kaldırabilecekti. Ayrıca aralarındaki arkadaşlık ilişkileri ve hızla oluşan dayanışma ruhu, tayin edici olacaktı. Gezi, gayet güzel başlamıştı. Erol Büyükburç, Tanju Okan ve Tülay German'ın okuyacağı şarkılar özenle seçilmişti.
Yorumlar
Hiç bilmiyordum, öğrenmiş oldum
İlk kez okudum böyle bir olayı
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız