Nota, Türkler'de ve İslam dünyasında pek rağbet görmedi. Müzisyenler, tarih boyunca yazılı kaynak yerine hafızalarını tercih ettiler, eserleri ezberlerinden çaldılar.
Romen kadın, 40-45 yaşlarındaydı, yüz dolar bile tutmayan araştırma bursunu, bin bir güçlükle alabilmişti hükümetinden. Trenle İstanbul'a gelmiş, Sirkeci'deki ucuz otellerden birine inmiş ve hemen o gün, Beyazıt taraflarındaki bir kütüphaneye gitmişti.
Belki son 20 yıl boyunca hemen her gün aklına takılan el yazması, birkaç dakika sonra elindeydi. Her birinin altında garip sayıların olduğu, kargacık- burgacık harflerle dolu 200 küsur yıllık bir elyazmasıydı bu. Mikrofilmini almak istedi yazmanın. Masraf olarak ödemesi gereken para, hükümetinin verdiği bursun birkaç katıydı.
Kitaplıktan çıktı, oralardaki tercüme bürolarından birine gitti... Dört-beş dili gayet iyi konuşup yazıyordu. Birkaç ay çalıştı o büroda. İngilizce ‘den Fransızca ‘ya, Fransızcadan Romence'ye ve daha başka dillere tercümeler yaptı. Yemeyip içmeyip biriktirdi kazandığı parayı. Sonra, İstanbul'daki ilk gününde koşarak gittiği kitaplığın kapısını tekrar çaldı, "mikrofilm başvuru formunu" doldurdu, masrafını da ödedi. İstediği mikrofilm, birkaç gün sonra elindeydi... İki yıl sonra da Bükreş'te, üzerinde "Romen Bilimler Akademisi Yayını" yazan bir kitap haline gelmişti ve şimdi, alanında tek kaynak.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız