Endüstriyel devrime ön ayak olan dinsel, siyasal, bilimsel ve felsefi düşüncelerin tohumu 17. yüzyılda atılmıştır. Özellikle yeni keşfedilen kıtalardan elde edilen kaynaklarla yapılan yeni yatırımlar; tarihsel bir toplumsal sistem olan kapitalizmin temellerinin atılmasında önem arz etmektedir.
Endüstriyel gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan kapitalizm, Kalvinizm öğretisi üzerinde temellenerek; insanlara durmaksızın çalışmayı ve üretmeyi öğütlemektedir. Bu bağlamda Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eserinde Weber; endüstrileşme, kapitalizm, çalışma, üretim ve din arasındaki ilişkiyi çözümleme gayretindedir. Nitekim Weber eserinde, bireyin lüks tüketim, zevke düşkünlük, vakti boşa harcamak gibi eylemlerden uzak durmasını isteyen ve çalışmayı, biriktirmeyi (tasarruf etmeyi) erdemli bir davranış olarak nitelendirerek bireyin bu eylemlere yönelmesi gerektiğini vurgulayan Kalvinizm öğretisinin; kapitalizmin doğup gelişmesindeki önemli bir etken olduğunu ifade etmiştir.
Kapitalizmin üzerine inşa edildiği ve çalışmanın, üretmenin bir ibadet biçimi olduğunu öne süren bu öğreti, 17. yüzyılın manifaktürlerinin yönetmeliğinde “sabahları işlerine gelen bütün kişiler… çalışmaya başlamadan önce ellerini yıkayacak, çalışmalarını Tanrıya adayacak, haç çıkaracak ve sonra çalışmaya başlayacaktır” ifadesiyle somutlaştırılmıştır.
Yorumlar
İnsan toplumları için bir evrim oldu
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız