1725’te İngiltere’de buhar makinesinin icadıyla başlayan ve 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra da Avrupa’da, küçük atölyelerden, büyük ölçekli üretim sistemine geçilmesi ile yaşanan büyük dönüşümler, tüketimde devrimsel değişimlere öncülük etmiştir. Özellikle I. Elizabeth döneminde soylu sınıfa özgü olan gösterişçi ve hazcı tüketime, üretim sistemlerindeki dönüşüm ile son verilmesi; elit tüketimin karşıtı olan kitlesel tüketimin ilk aşamasına geçişte önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Bu dönemde ortaya çıkmaya başlayan üretim ve tüketim alanındaki değişmeler, aynı zamanda geleneksel tarzlardan kopmayı işaret eder. Geleneksel tüketim, giderilmesi gereken temel ihtiyaçlarla sınırlanmış, dolayısıyla da istek ve arzular bu dar alanda ilişkilendirilmiştir. Ancak değişen koşullar çerçevesinde yalnızca ekonomi değil, sosyal ve kültürel dönüşüme bağlı olarak, tüketim bireyler için giderek daha farklı değerler kazanmaya başlamıştıru hususta, 18. yüzyıl İngiltere’sinde Batı’nın modern tüketim kültürünün başlangıcı olarak değerlendirdiği hadise, haberleşme ağında yaşanan gelişmelerdir. Özellikle gazete ve dergi gibi kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile insanların modadan, evlerini süsleyecek eşyalardan haberdar olması22 ve tüketim mallarının fizyolojik gereksinimlerin ötesine geçerek -mobilya, mücevher, tekstil ürünleri, çanak-çömlek gibi- evlerini ve bedenlerini süsleyebilecekleri türden malları kapsayacak şekilde genişlemesi ile karşılık bulması dikkate değerdir. Bu perspektifte, 18.yüzyılda yaşanan gelişmeleri şu şekilde özetlemek mümkündür:

Bu dönemde ortaya çıkmaya başlayan üretim ve tüketim alanındaki değişmeler, aynı zamanda geleneksel tarzlardan kopmayı işaret eder. Geleneksel tüketim, giderilmesi gereken temel ihtiyaçlarla sınırlanmış, dolayısıyla da istek ve arzular bu dar alanda ilişkilendirilmiştir. Ancak değişen koşullar çerçevesinde yalnızca ekonomi değil, sosyal ve kültürel dönüşüme bağlı olarak, tüketim bireyler için giderek daha farklı değerler kazanmaya başlamıştır