Bize hayatımız boyunca en çok zarar verebilecek şeylerden birisi yüksek beklentiler içine girmektir. Bu, yanımızdaki herhangi bir insana karşı yüksek beklenti içine girmek olabilir. Bu, yaptığımız herhangi bir işten veya yaşadığımız hayattan yüksek beklentiler içine girmek olabilir. Yani, kendimizi günün sonunda daha iyi bir noktada görmek ve bunu mutlaka olması gerektiği düşüncesi. İyi nokta dediğim şey ise bizim kendi kafamızda belirlediğimiz bir çıtadır ve o çıtada kendimizi görmek isteriz.

Bunun da başarabilmek için belli başlı konularda veya belli başlı insanlardan yüksek beklentiler içine gireriz. Bu ise bir insan için aslında büyük bir kırılmanın ilk aşaması olabilir.  Buradaki kırılma ise, o yüksek beklentiler gerçekleşmediği an olacaktır. Bunu şöyle düşünün. Her insandan ya da her işten mutlaka gerçekleşen beklentilerimiz olur. Ancak yüksek beklenti dediğimiz şey, yani her şeyin çok iyi olması, kusursuz olması veya kusursuz yakınılmaz dediğimiz şeyin gerçekleşmesi son derece zordur.

Hatta belki değil, imkansızdır. Bu yüzden imkansızı beklemek ve imkansızın peşinde koşmak ve bunu bir beklentiye dönüştürmek ve zaten olmayacak bir şeyin sonunda olmadığı yüzünden insanın kendini büyük bir hayal kırıklığına uğratması ve büyük bir depresyona sokmasına bile dönüşebilir. Bunu insan sadece kendi kendine yapar. Sırf bir şeylerden beklentiye girdiği için. Bu yüzden hayatta en iyi şey aslında asla yüksek beklentilere girmemektir. Bu insanı daha sağlam bir hale getirir.