Kır faresi derisinden yapılmış giysiler giyen birtakım atlılar, özellikle Avrupa'nın doğusunda görülmeye başlamışlardı. "Hun" adı verilen bu insanlar önlerine çıkan kentleri yağmalıyor, kabileleri soyup soğana çeviriyorlardı. Atlarının üstünde yiyip içiyor ve yine atlarının üstünde uyuyorlar, kendilerine direnmeyip teslim olanlara ise ağır vergiler ödetiyorlardı.
Bugün bile onların kim olduklarına dair tartışmalar sürüyor. Önceleri bu insanların Xiong-nu isimli göçebe Korelilerin torunları oldukları iddia edildi. Çin prensleri, bu çok savaşçı olan göçebe Korelilere karşı ünlü Çin Seddi'ni inşa etmişlerdi. Ne var ki, Koreli göçebe kabilesi tezi bugün tamamen terkedilmiş bulunuyor. Avrupa'yı titreten Hunların Moğollar ve Türkler gibi bir Ural-Altay halkı olduğu kabul ediliyor. Kökenleri ne olursa olsun, Asya'dan Ural Dağları üzerinden Avrupa'ya giren Hunların bu eyleminin arkasındaki neden açlık ve soğuktu... Tarihte, haklarında en asılsız bilgiler üretilen topluluklardan biri oldular... Birçok batı kaynaklı kitapta onların acımasızlığından söz edildi, "Hun" kelimesi barbarlık ve terör ile anıldı.
Hunların çok iyi ata bindikleri, çok iyi ok attıkları ve güçlü birer savaşçı oldukları bir gerçekti... Çoğu kez esir ettikleri düşmanlarını öldürmez, onları kendi orduları içinde asimile ederlerdi. Sonuçta Hunlar, içinde küçük bir azınlık durumuna düştükleri dev bir uluslar mozaiği oldular... Bu bağlamda, Avrupa'da yeni kurulan Hun Birliği, etnik ya da ulusal bir kökene değil, siyasal temellere dayanıyordu. Bugün birçok tarih uzmanı, Hunların Avrupa'da çok geniş topraklar elde etmelerini, çok iyi diplomasi kuralları uygulamalarına, zekâ ve kurnazlıklarına bağlıyor.
"Tanrının sopası" lakaplı Atilla'nın, Avrupa'daki ilerleyişini, diğer güçlerin aralarındaki anlaşmazlıkları kullanarak gerçekleştirdiği biliniyor. Gerek Doğu gerekse Batı Roma İmparatorluğu ile her zaman iyi ilişkiler kurmuş ve Roma lejyonlarıyla sürekli karşı karşıya gelmekten kaçınmıştı. Nitekim, bazı Roma imparatorları, daha kuzeyden gelecek barbar kavimlerine set oluşturması için Atilla'ya Tuna boylarına yerleşme izni vermişti.
Batı Avrupa Hun İmparatorluğu Atilla ile öylesine özdeşleşmiş, öylesine onun ince diplomasi oyunları üzerine kurulmuştu ki, M.S. 453 yılında Attila'nın ölümünden sonra kısa bir süre içinde parçalanmaya başladı. Hun Birliği'ni oluşturan ulusların her biri kendi beyliklerim ve krallıklarını ilan ettiler.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız