Bazı binalar ise, aynı hat üstüne yerleştirilmiş ayrı bölümlerden oluşuyordu. Neapolis ve Dobroe'de, bir merkez odaya açılan ve hol işlevi gören, üç yanı duvarlarla kuşatılmış, cephesi sütunlu yapılara rastlandı. Bu da Kıbrıs megaronlarını ve Miken uygarlığının evlerini anımsatıyor.
Buna benzer evler, yalnızca Karadeniz'in kuzey kıyılarındaki Geç İskit yerleşimlerinde bulundu. Belki de buralarda yaşamış Yunanlılardan almışlar ya da özgün olarak kendileri geliştirmişlerdi.
Bazı evler, toprağa yarıya kadar gömülüydü. Kaba ya da yuvarlak tuğlalarla yapılan bu yapılar, bazen dikdörtgen taban üstüne kuruluyordu. Tahıl ve benzeri besinleri saklamak için yere derin, yuvarlak çukurlar açıyor ve bunları silo gibi kullanıyorlardı.
Sonuç olarak İskitler, göçebenin kaçınılmaz kaderini gösterdiler: Yerleşiklik ve göçerlik arasındaki bölünmüşlük, değişim sancıları ve karmaşık kültürel kimlikte özgünlük...
Yorumlar
Yerleşik hayatla tanışmaları iyi olmuş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız