Çağlar boyunca dünyanın sayılı metropollerinden biri olan İstanbul'un iki kez yarısı, üç kez dörtte biri yandı.
Osmanlı’nın fethi öncesindeki dönemleri bir tarafa koyarsak, Fatih döneminden 1714 yılına kadar bir itfaiye teşkilatı bulunmayan İstanbul'da insanlar "bir fıçı ve evin damına uzanan merdiven" bulundurmak zorundaydılar. İstanbul, ilk "tulumba" ya 1712 yılında kavuştu ve 1714'te "tulumbacılar" göreve başladı. Bunlar, 1827 yılında yarı askeri bir teşkilat haline getirildi. İlk belediye itfaiyesi ise 23 Eylül 1923 yılında kuruldu.
Buna rağmen, İstanbul'da başlayan yangınlar, genellikle bir sokak, bir mahalle ya da bir semt tamamen yanıp kül olmadan söndürülemiyordu. Bunun en büyük nedeni, yapıların ahşap oluşuydu. Son 400 yılda tutulabilen kayıtlarda, İstanbul'da facia haline gelen 138 yangının olduğu görülüyor.
Osmanlı Dönemi yangınları:
- 24 Temmuz 1660 tarihinde 80 bin bina yandı.
- 9 Mart 1688'de1500 ev, 5 bin dükkân yandı.
- 16 Aralık 1705'te tersanede çıkan ve keresteciler çarşısının kül haline gelmesiyle sonuçlanan yangında Kaptanı Derya Abdurrahman Paşa'nın boynu vuruldu.
- 14 Kasım 1716'da çıkan yangın, 5 kola ayrılarak tüm şehre yayıldı, şehrin yarısı yandıktan sonra söndü.
- 27 Ocak 1774'te Cibali'de çıkan yangında 20 bin ev yandı.
- 25 Eylül 1811'de çıkan yangında Beşiktaş Sarayı'nda kalan padişah kızlarından Emine Sultan yanarak öldü.
- Ocak 1877'de çıkan yangında halk, mahallelerde nöbet tutmak zorunda kaldı.
- 2 Ağustos 1826 tarihinde çıkan yangın Kapalıçarşı'yı silip süpürdü.
- 1835 yılında Hasköy'de Fişekhane patladı, memur ve hizmetlilerin yarısı öldü.
- 5 Haziran 1870 tarihinde Beyoğlu'nda çıkan büyük yangında 5 binden fazla bina kül oldu, 150 kişi öldü.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız