Harbord bu noktayı şöyle değerlendirir:
“Manda hakkındaki fikirleri bizimki gibi değil, onlar bunu yalnız, bir büyük kardeşin nasihati ve yardımı gibi düşünüyorlar. İç idareye ve dış ilişkilere hiç müdahale etmemek üzere hafif bir ağabeylik hâkimliğini tanımak istiyorlar... Mustafa Kemal Paşa, eğer Barış Konferansı imparatorluğu parçalamaya çalışmakta ısrar ederse, bu zilleti asla kabul etmeyip milli şeref uğruna ölmeyi tercih ederek karşı duracaklarını söyledi. Bu görüşme son derece ilgi çekici oldu. Şunu söylemek zorundayım ki, bu görüşmenin sonucu olarak bende, Mustafa Kemal Paşa ve yakın arkadaşlarının gerçek vatansever oldukları intibaı hâsıl oldu. Anlaşılıyor ki, Türkiye sorununu halletmek için milli mücadelecileri hesaba katmak gerekiyor.”
Harbord Heyeti, Türkiye'den ayrıldıktan sonra vardığı sonuçları bir rapor halinde ABD'de Kongre'ye sundu. Mustafa Kemal Paşa, Harbord'a, rapora eklenmek üzere, Kuvayı Milliye hareketinin amacını, teşkilat yapısını ve Ermeniler, Amerikan yardımı ve Bolşevizm ile ilgili görüşleri içeren bir de muhtıra gönderdi.
Harbord'ın raporu ise ülkeyi ziyaret eden birçok batılı gözlemciden çok daha tarafsızdı. Rapor- da,“Türkler ile Ermenilerin barış içinde yüzyıllarca yan yana yaşadıkları, tehcir sırasında Türklerin de Ermeniler kadar acı çektikleri, Türk köylerinin yakıldığı, savaşa giden Türk köylülerinden en çok yüzde 20'sinin geri dönebildiği, I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Ermenilerin “Türkiye Ermenistan’ı” denilen bölgelerde hiçbir zaman çoğunlukta olmadıkları, Kuvayı Milliye’nin bölgede etkin bir güç haline geldiği belirlenmiştir” denildi. ABD Kongresi bu rapor üzerine, Nisan 1920 de, Ermenistan'a mandater olunmasını reddetti.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız