Sonuçta olay açıklığa kavuştu ve Napolyon'un teklifi kabul edildi. Kongre, her zaman olduğu gibi itiraz etti. İtirazın temeli yönetimin böyle bir yetkisinin olmadığı noktasındaydı. Ama böyle bir kelepir kaçar mıydı? Sonuçta, Kongre razı edildi ve ABD, Kuzey Amerika'nın kalbi olan bu bölgeyi, dönüm başına yarım senti bile bulmayan komik bir rakam karşılığı alınca, tarihin en büyük gayrimenkul satışı gerçekleşmiş oldu.
1803 sonbaharında bir gün: Antlaşma 30 Nisan'da imzalandığı halde, Kongre ikna edilinceye kadar aylar geçtiği ve antlaşma ancak 20 Ekim'de onaylandığı için, devir töreni 30 Kasım'a sarkmıştı. Yer Mississippi kıyısındaki New Orleans. Arka planda selvi ağaçlarının arasında, süslü binalar. Ön planda şehir meydanı. Renkli üniformalar içerisinde Fransız askerleri, İspanyollar. Daha da süslü kreoller. Avcı ceketleri içerisinde öncüler. Siyahi köleler. Hatta kıtanın ilk sahibi Kızılderililer bile (!) vardı. Önce İspanyollar burasını Fransa'ya devredeceklerdi. Çünkü Napolyon'un 1800 yılında imzalattığı İldefenso Antlaşması'nın resmi gerekleri tamamlanmamıştı.
İspanyol temsilcileri Vali Manuel de Solcedo ile Marki de Casa Calvo, Louisiana'yı Fransız temsilcisi Vali Clement de Laussor'a devrettiler. O da ertesi gün bölgeyi Amerikan temsilcileri Charles Cole Clairborne ile General James Wilkinson'a devretme talimatı almıştı. Fakat nedense, bu ikinci tören, aradan tam üç hafta geçtikten sonra, 20 Aralık'ta yapıldı. Louisiana bölgesi, kuzey-güney yönünde Meksika Körfezi'nden Kanada'ya; doğu-batı yönünde ise Mississippi Nehri'nden Kayalık Dağlar'a kadar uzanıyordu. Napolyon (altta), bu bölgeyi Amerikalılara satarak Mississippi'nin batısındaki toprakları, bu yeni ulusa, adeta 'hediye' etmişti. Bugün bu topraklarda Louisiana, Mississippi, Alabama, Arkansas, Missouri, Kansas, Nebraska, Iowa, Minnesota, Güney Dakota, Kuzey Dakota eyaletlerinin tümü ile Montana, Wyoming, Colorado ve Florida eyaletlerinin bir bölümü yer alıyor.
Burası gerçekten de Kuzey Amerika'nın kalbi sayılabilecek olan bölgeydi. Üç hafta önceki aynı karışık kalabalık, bu kez Fransız bayrağının indirilerek ABD'nin henüz pek az yıldıza sahip bayrağının çekilişini izledi (Bu satış ile, ABD bayrağındaki yıldız sayısı, iki katına çıkacaktı). Sadece topraklar değil kıtanın tüm nehir ulaşım sistemi el değiştiriyordu. Amerikalıların böyle bir araziyi almak istemelerinden daha doğal bir şey olamazdı.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız