Süleymaniye’de gözaltına aldığı askerlerimize turuncu tulumlar giydirip ellerini bağladıktan sonra başlarına torbalar geçirip götüren Amerika, bir zamanlar vergi mükellefimizdi. Çok değil, bundan sadece 200 yıl önce, Amerika Birleşik Devletleri başkanı George Washington, bize vergi vermekle yükümlüydü! Üstelik sadece vergi vermekle de kalmaz, resmen "haraç" bile öderdi! Dönem, Amerika Birleşik Devletleri'nin ticari gemilerinin Akdeniz'de dolaşabilmesi için, o devirlerde birer Türk eyaleti olan Cezayir, Trablusgarb ve Tunus'un idarecileriyle ayrı ayrı anlaşmalar imzaladığı dönem.
Osmanlı'nın "Garp Ocakları" adı ile andığı bu topraklar, Anadolu'nun, özellikle de Ege bölgesinin yeniçeri ve leventlerini bir mıknatıs gibi kendine çekiyordu. Osmanlı İmparatorluğu'na geniş bir özerklik statüsüyle bağlanan bu eyaletlerde idari güç, bölgenin en sözü geçen kişisi olan ve "Dayı" unvanını taşıyan "yeniçeri kökenli" yöneticilerin elindeydi.
Buralarda yapılan korsanlık faaliyeti, çok daha kazançlı ve az riskliydi. Yerli halk kendi halinde yaşar, ama askerler ve leventler, geçimlerini Akdeniz'de korsanlıkla sağlarlardı. Korsanların, İstanbul ile ticaret ve Türk denizlerinde dolaşma anlaşması yapmış olan memleketlerin bayrağını taşıyan gemilere saldırması yasak, ama diğer gemileri yağmalaması serbestti.
O günlerde Fransız Devrimi’nin rüzgârları Avrupa'yı sarsarken, bir başka fırtına, Napolyon Bonapart, Avrupa krallıklarını birbiri ardına işgal ediyordu. İspanya, Savoia, Piemonte, Avusturya, Prusya ve Polonya bir anda Fransız işgaline uğramıştı. Avrupa devletleri artık ticaret filolarını koruyamaz haldeydi. Kısacası, Trablusgarb, Cezayir ve Tunus korsanlarının karşısında duracak bir donanma kalmamıştı... 18. yüzyılda Akdeniz'in tek hâkimi, hâlâ Türk ve Arap korsanlardı!
Yorumlar
Bir dönemin en maceralı işi
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız