Bu dönemde pek çok Avrupa devleti, Osmanlı İmparatorluğu'nun himayesi altındaki "Dayı"lar ile haraç anlaşmaları yapmışlardı. 1786'da da Amerikalıların "Dayı"larla anlaşma zamanı geldi. Cezayir'e giden ilk delegasyon kapıyı 80.000 dolardan açtı:
"Allah sizi inandırsın, daha fazla paramız yok!"
Cezayir ile bir anlaşmaya varılamazken, Amerikalıların "Barbar Devletler" olarak adlandırdıklarından Fas, 40.000 altına razı oldu. İki ay sonra Faslı korsanlar bir Amerikan gemisini yaktıklarında, anlaşmayı hatırlatmak için gelen Amerikan elçisine Fas beyi, "Gönderilen haracın bittiğini, Amerikalıların lideri George Washington'un gönderilen paraya takviye yapmasını" söyledi. Korsanlar, 1789'da ABD'nin ilk başkanı olacak George Washington’u daha başkan olmasını bile beklemeden haraca bağlamışlardı!
Maksat, Amerikalıların "ayağının alışması" dıydı... "Memalik-i Osman"ın toprakları sayılan Cezayir, Tunus ve Trablusgarb eyaletlerinin de devreye girmesiyle, Amerika'ya kesilen haracın meblağı da artmaya başladı. 1795 yılına gelindiğinde, sadece Cezayirli Hasan Paşa'nın George Washington’a kestiği "nakit cinsinden" haraç, 642 bin 500 Amerikan dolarını bulmuştu! "Ödeme", Cezayir Dayısı'nın 115 denizcisine, uluslararası sularda yapılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilk vergilendirme anlaşması, Amerikan elçisi Joseph Donaldson ile Cezayirli Hasan Paşa arasında, 5 Eylül 1795 günü imzalandı.
Metin Osmanlıca olarak kaleme alınmıştı ve daha önce Fas ile imzalanan ve Arapça hazırlanan 1786'daki anlaşmadan sonra, Amerikan tarihinin İngilizce olmayan ikinci metniydi Anlaşmaya göre Amerika, Cezayir'de bulunan esirlerin bırakılması için "Dayı"ya 642 bin 500 dolar "haraç" ödeyecek ve her yıl 12 bin Cezayir altınına denk gelen 21 bin 600 doları vergi olarak verecekti. Amerikan Kongresi, anlaşmayı 1796'nın 7 Mart' ında onaylayınca, metin yürürlüğe girdi. Kongre, böylelikle Osmanlı Devleti'nin resmen vergi mükellefi oluyordu!
Amerika, 1796'nın 4 Kasım'ında Trablusgarb'ın, 1797'nin 28 Ağustos'unda da Tunus'un dayıları ile anlaşmalar imzaladı. Anlaşma uyarınca Amerikan tarafı Trablusgarb Beyi Yusuf Paşa ile divanına Amerikalı esirlerin iade edilmeleri karşılığında 40 bin İspanyol doları ödüyor, Trablusgarb'ın ileri gelenlerine altın ve gümüş saatler, elmas yüzükler ve pahalı kumaşlardan yapılmış kaftanlar vermeyi taahhüt ediyordu. Yine Osmanlıca olan bu anlaşmanın ilginç taraflarından biri, Besmeleyle başlayan metnin hemen girişinde:
"Bu belge dünyanın hâkimi, denizlerin ve karaların hükümdarı, kralların efendisi, sultanlar sultanı, imparatorlar imparatoru, Sultan Mustafa Han'ın oğlu Sultan Selim Han'ın dikkatli nazarları altında imzalanmıştır. Allah, O'nun hükmünü daimî kılsın"
şeklindeki ifadelerin yer almasıydı ve bu ifadeler, metni Türk tarafının dikte ettirdiğini göstermekteydi.
Bu anlaşmada dikkat çeken bir diğer husus, anlaşmanın 11. maddesinde "Hiçbir şekilde köklerini Hıristiyanlık dinine oturtmayan, Amerika Birleşik Devletleri" gibi bir ibarenin kullanılmasıdır! Ertesi yıl anlaşma biraz daha genişletildi. Önceki haraç miktarına ek olarak, 36 toplu Crescent firkateyni Cezayir Dayısı'na "hediye" edildi. 1797 yılının haraç listesinde ise, bir başka firkateyni, Hamdullah'ı görüyoruz. Amerika Birleşik. Devletleri çaresizlikten, kendilerini haraca bağlayan Türk ve Arap korsanlara "donanma" düzmekteydi.
Trablusgarp Beyi'nin hizmetindeki Türk korsanların ise hayal gücü daha da genişti. 1798 yılı için Amerikalıların vereceği 115.000 dolar haracın dışında, bir küçük madde daha kondu anlaşmaya: Trablusgarp ufuklarında görünen Amerikan gemilerini selamlamak için gemi başına bir fıçı barut. Trablusgarplıların ufukta bir Amerikan gemisi gördükleri zaman nasıl sevindiklerini tahmin etmek zor değil. Sadece o yıl, "yanlışlıkla" 82 mürettebatlı bir Amerikan ticaret gemisi yağmalandı!
Yorumlar
Düzen bozucular
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız