Venedikliler, kürek ve yelken gücüyle çalışan bu gemileri birer yüzen ticaret merkezi haline dönüştürmüşler, "ticari kadırgalar" inşa etmek için, 3000 işçi kapasiteli dev doklar inşa etmişlerdi. Bu kadırgalar, yüzlerce kürek mahkumunun çalıştırıldığı, dev toplarla korunan son derece güvenli gemilerdi. Tüccarlara öylesine büyük bir güven veriyordu ki bazıları malı yüklerken sigorta ettirmeyi bile unutuyordu. 14. ve 15. yüzyıllarda Venedik ekonomisinin İtici gücünü işte bu dev kadırgalar oluşturdu. Özellikle Akdeniz'de deniz ticareti öylesine güvenli bir konuma gelmişti ki, bir düzineye yakın "problemsiz rota" oluşmuştu.
Ancak, Akdeniz şehir devletlerinin bu refahı, Portekizlilerin Hindistan yolunu bulmalarıyla birlikte can çekişmeye başlayacaktı. Yıllardır doğu ile batı arasındaki ticari ilişkileri kontrol altında tutan Venediklilerin hızlı ve manevra kabiliyetine sahip kadırgaları, açık denizler için ideal olan Portekiz kalyonlarıyla rekabet etmekten çok uzaktı. Üstelik deniz savaşlarının taktiği de değişmişti. Artık düşman taraflar gemileriyle birbirlerine yanaşıp göğüs göğüse çatışmıyorlar, birbirlerinin gemilerini güçlü toplarla uzaktan dövüyorlardı.
Kadırgaların savaş üstünlüğü azalıyordu ama asiller katında henüz prestijlerini koruyorlardı... Bu gemilerin önemine inanan kralların başında, 1643 tarihinde Fransa tahtına oturan 14. Louis geliyordu. O başa geçtiğinde, Fransız donanmasında kadırga sayısı 6'ya düşmüştü. Hemen yeni kadırgaların inşa edilmesini emretti ve kısa bir süre içinde bu gemilerin sayısını 40'a çıkardı. Ancak, kadırgalar donanmada artık öncü gücü oynamıyor, ön cephede görevlendirilmiyordu. Soylular, küreklerin götürdüğü bu gemilere aileleriyle birlikte binip, diğer soylulara hava atıyorlardı.
Ne var ki, küreklere asılacak insan sayısı git gide azalmıştı. İşte bu zorunluluk karşısında, Maliye bakanı Colbert'in emriyle mahkemeler bir tırpan gibi çalışmaya ve önlerine getirilen her türlü suçluyu kürek cezasına mahkûm etmeye başladı. O günlerin Fransa'sında büyük bir hukuksal eşitsizlik yaşanıyordu. Cinayet işleyen bir kişi, sokak serserisiyle aynı tutuluyor ve her ikisi de zincire kurban ediliyordu. Ayrıca, kürek mahkûmlarının omuzlarına, Naziler'in Yahudiler'e yaptıkları gibi, "GAL" harflerinden oluşan bir damga vuruluyordu.
Yorumlar
3000 işçi o döneme göre çok fazla
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız