Kürek mahkûmlarının yüzde 50'sini oluşturan asker kaçaklarının yanaklarına çiçek damgası vuruluyor, burun ve kulakları koparıldık-tan sonra gemiye zincirleniyorlardı. 1680 ile 1715 tarihleri arasında Fransız mahkemelerinin haksız yere kürek cezasına çarptırdığı insan sayısı 40 bine yaklaşmıştı.
Bu dönemde kürek mahkûmlarının yaşamları da tam anlamıyla bir cehennemdi, özellikle Fransa'da mahkumlar, gemilerin demirlendiği Marsilya liman kentine kadar yürüyerek naklediliyorlardı. Boyunlarından birbirlerine zincirlenen bu insanlar, kırbaç darbeleri altında 20-25 kilometre yapmaya zorlanıyorlardı. Bu yolculuğun ne denli bir "ölüm yolculuğu" olduğunun en somut kanıtı, 1709 yılında tutulan bir kayıt... Bu rapordan, o yıl Paris'ten gönderilen 398 kürek mahkûmunun sadece 171 tanesi Marsilya limanına varabildiği anlaşılıyor.
Yaşlılar ve sakatlar gruptan eleniyor, cephanelikte ve terzihanede görevlendiriliyorlardı. Sağlamların önce saçları kökünden kesiliyor, daha sonra tek tip elbise giydiriliyordu. Bu elbise, ayaklar zincirli olduğu için baş tarafından giyilen genişçe bir şalvardan, kırmızı bir kazaktan ve boneden oluşuyordu. Kadırgada ise tam bir izdiham söz konusuydu... 260 kürek mahkûmu, 45 metre uzunluğunda ve 9 metre genişliğinde bir alana tıkış tıkış yerleştiriliyor, gece ve gündüz aynı sıranın üstünde yaşıyorlardı. Uyumak gibi bir lüksleri de yoktu. Yarım metrekarelik bir alanda, başlarını küreğe dayayarak uyumaya zorlanıyorlardı. Bulundukları yerde rutubet ve bit salgını korkunç düzeydeydi. Nitekim istatistiklere göre, her iki kürek mahkûmundan biri kürek başında ölüyordu. Bu ölümlerin üçte ikisi de ilk üç yıl içinde gerçekleşiyordu.
Günde 120 gram bezelye ya da bakla ile bir kilo kadar peksimet veriliyordu. Haftada dört gün de, kralın emriyle mahkûmlara bir tas şarap dağıtılıyordu. Bir tek su konusunda cimrilik yapılmıyor, bir saat boyunca kürek sallayan her mahkûma bir litre su veriliyordu. Kısacası, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmiyordu.
Yorumlar
Cezası çok kötüymüş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız